Ehad-Vâhid Ne Demek?

Ehad yada vâhid ne demek? Kısaca anlamları nedir? Kuran'da geçiyor mu? Sözlük, terim ve İslami lugatteki karşılığı nedir? Ehad ve vâhid ifadelerinin arasındaki anlam farkı nedir?

Sözlükte "bir, tek, yegane, biricik" anlamlarına gelir. Dişili ihdâ, çoğulu âhâddır. Ehad kelimesi Kur'ân'da yalın ve izâfet terkibi halinde 85 defa geçmiştir.

Sayı olarak kullanılmıştır: Mesela "Hani bir zaman Yûsuf, babasına, `babacığım! Ben (rüyamda) on bir yıldız (ehade aşere) görüyorum' demişti." (Yûsuf, 12/4). Herhangi bir kimse anlamında kullanılmıştır (Hâkka, 69/47).

Eşi, benzeri ve ikincisi bulunmayan bir tek anlamında Allah'ın ismi-sıfatı olarak kullanılmıştır. Allah'ın ehad ismi sadece İhlas sûresinin 1. âyetinde geçmiştir; "De ki O Allah tektir," (Kul hü vallahü ehad)

Vâhid sözlükte ortağı, misli bulunmayan bir, tek demektir. Vâhid kelimesi Kur'ân'da 36 defa geçmiş ve; "bir tek" anlamında yemeğin (Bakara, 2/61), kapının (Yûsuf, 12/67), suyun (Ra'd, 13/4), ölümün (Furkân, 25/14), toplumun (Bakara, 2/213), nefsin (Nisâ, 4/1), milletin (Nisâ, 4/102), sesin (Yasîn, 36/29), koyunun (Sâd, 38/23) ve çarpmanın (Hâkka, 69/14) sıfatı olarak; bir kimse anlamında (Nisâ, 4/11) ve Allah'ın isminin sıfatı olarak kullanılmıştır. "İlâh'ınız bir tek ilâhtır" (Bakara, 2/163, Nahl, 16/22), "Ancak Allah bir tek ilâhtır" (Nisâ, 4/171), "Bir tek ilâh'tan başka ilâh yoktur" (Mâide, 5/73), "Gerçekten ilâhınız tektir" (Sâffât, 37/4).

Kur'ân'da Allah'ın ismi-sıfatı olarak el-vâhid şeklinde de geçmiştir: "Kahredici tek Allah" (Yûsuf, 12/39), "O kahredici tektir" (Ra'd, 13/16), "Tek ve kahredici Allah'tan başka Tanrı yoktur" (Sâd, 38/65), "O tek ve kahredici Allah'tır". (Hüvallâhü'l-vâhidü'l-kahhâr) (Zümer, 39/4)

"Ehad" İle "Vâhid" Sıfatları Sözlükte Bir, Tek Anlamında Birleşseler De Aralarındaki Anlam Farkı

"Ehad" ile "vâhid" sıfatları sözlükte bir, tek anlamında birleşseler de aralarında anlam farkı vardır. "Ehad", daha beliğdir. "Ehad" sıfatı sadece Allah için, "vâhid" sıfatı ise hem Allah için hem de başka varlıklar için kullanılır. Her "ehad", vahid"dir fakat, her "vâhid", "ehad" değildir. "Ehad", denilince "vâhid" denilmiş olur, ancak "vâhid" denilince "ehad" denilmiş olmaz. "vâhid", ispatta, "ehad" nefîde kullanılır. İspatta bir insan gördüm (reaytû recûlen vâhiden), nefîde hiç kimse görmedim (ma reaytu ehaden) denir.

"Ehad", Allah'ın her bakımdan "vâhid" olduğuna ve O'nda asla çokluk bulunmadığına delalet eder. "Allah" ismi, zâtî ve subûtî sıfatlarının hepsine; "Ehad" ismi ise selbî sıfatlarının tamamına delalet eder. "Allah'u ehad" sözü ile; zâtî, sübûtî ve selbî sıfatlarıyla Allah'ın birliği ifâde edilmiş olur.

O, varlıkta, ilah, rab, ma'bud, hâlik, râzık... oluşunda tektir, ehaddır. "O'nun gibi hiçbir şey yoktur," (Şûra, 42/1), "Hiçbir kimse O'na denk değildir." (İhlâs, 112/4) âyetleri Allah'ın tekliğini anlatır. "Allah tektir" demek; gerek zâtı gerek sıfatları gerek isimleri hangi noktadan mülahaza edilirse edilsin birdir, hiç ortağı yoktur, bir tek hakikattır, ilahlık O'na mahsustur demektir.

"Ehad", Allah varken hiçbirşey yoktu gerçeğinin ifadesidir. Allah sayı itibariyle değil, hiç ortağı ve benzeri bulunmaması itibariyle tektir. Evveli bulunmayan (kadîm), sonsuz olan (bâkî) sadece O'dur. "Allah'tan başka ilah yoktur". (lâ ilâhe illallah) Kelime-i tevhîdi, Allah'ın uluhiyyette ehad olduğunu, "Allah her şeyin yaratıcısıdır" (Allahu hâliku külli şey'in) (Zümer, 39/12) âyeti yaratıcı olmada ehad olduğunu ifade eder.

"Ehad" ve "vâhid" isimleri, İbn Mâce'nin esmâü'l-hüsna ile ilgili rivâyetinde geçmiştir (Dua, 10, 11).

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.