Ebu Huzeyfe (r.a.) ve Azatlısı Salim (r.a.) Nasıl Şehit Oldu?

İman uğruna aynı safta savaştılar, aynı cephede şehit düştüler… Peki, Ebû Huzeyfe (r.a.) ve âzatlısı Sâlim (r.a.) nasıl şehit oldu?

Ebû Huzeyfe (r.a.) ilk Müslüman olan sahâbîlerdendi.

EBÛ HUZEYFE (R.A.) VE ÂZATLISI SÂLİM (R.A.) NASIL ŞEHİT OLDU?

Ebû Huzeyfe (r.a.) Müslüman olunca büyük değişiklikler yaşadı. Köleye karşı tavrı bile değişti. Ebû Huzeyfe'nin (r.a.) şefkatli, merhametli davranışı, azatlısı Salim'e çok tesir etti. Ebû Huzeyfe (r.a.), meşhûr hanım sahâbîlerden Sehle bint Süheyl (r.anha) ile evliydi. Salim (r.a.), Ebû Huzeyfe'nin (r.a.) zevcesinin kölesi idi. Birlikte Rasûlullah'a (s.a.v.) gittiler. Salim (r.a.) Kelime-i şehadet getirerek İslâm'la şereflendi. Ebû Huzeyfe (r.a) de onu azad etti. İstediği yere gitmek hususunda onu serbest bıraktı. Fakat Sâlim ondan ayrılmadı. Ebû Huzeyfe'nin (r.a.) kölesi iken şimdi onun evladı oldu. Ebû Huzeyfe (r.a.) Sâlim'i (r.a.) çok seviyordu. Kardeşinin kızıyla onu evlendirdi. Evlatlıkların kendi öz babalarının isimleriyle çağrılmasını isteyen ayet-i kerîme gelince, Ebû Huzeyfe (r.a.) ile din kardeşi oldu. Hayatlarının sonuna kadar beraber yaşadılar.

Sâlim (r.a) bu yeni oluşan İslâm toplumunda ayrı bir değer kazandı. Rasûlullah (s.a.v.) "Ümmetimin içinde senin gibisini yaratan Allah'a hamdolsun." dedirten iyilik ve faziletlerle donandı. Ashab-ı Kiram'ın kurrasından oldu. Takva ve ihlasıyla İslâm toplumunun en yüksek mevkilerine yükseldi "Allah kalında en değerliniz en muttaki olanınızdır." sırrına erdi.

Peygamberimiz (s.a.v.) bir gün ashabına şu tavsiyeyi yaptı "Kur'an'ı şu dört kişiden alınız, öğreniniz. Abdullah İbni Mesûd, Sâlim Mevla Ebû Huzeyfe, Übey İbni Ka'b ve Muaz İbni Cebel (r.anhüm)."

Sâlim (r.a.) çok tatlı Kur'an okurdu. Sesi de güzeldi. Doğru bildiği şeyi açıklamaktan çekinmezdi. Söylenmesi gerekli olan sözü mutlaka söylerdi. O iman ve kahramanlığıyla daima ön saflarda bulundu. 

Evet o ne savaştan geri kaldı, ne de ibadetten... Ebû Huzeyfe (r.a.) ile Bedir, Uhud, Hendek gazvelerinde bulundu.

Hz. Ebûbekir (r.a.) zamanında Yemane Savaşı'na Ebû Huzeyfe (r.a.) ile birlikte katıldı. Allah yolunda şehid olmak üzere sözleştiler. Kendilerini ortaya atarak hücum ettiler.

Ebû Huzeyfe (r.a.), "Ey ehl-i Kur'an, Kur'an'ı amellerinizle süsleyiniz" diyerek Museylime'nin askerlerini kılıçtan geçiriyordu.

Sâlim (r.a.) de "Eğer ben sancağı taşımayacak olursam Kur'an ehlinin en bedbahtı olurum" diyerek kılıç sallıyordu. Bir darbe aldı. Sağ eli koptu. Sancağı sol eline aldı. Ona da bir kılıç darbesi isabet etti. Kesik kollarıyla sancağı göğsüne dayadı ve savaşa devam etti.

Az sonra etrafı sarıldı. Kahramanca çarpıştı ve nihayet "Nice Peygamberler vardı ki, beraberinde birçok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da bunlar Allah yolunda şehid oldular." (Al-i İmran 146) ayetini okuyarak yere düştü. Fakat ruhu temiz vücudunda hala duruyordu.

Museylime öldürüldü. Müslümanlar zafere kavuştu. Savaş bitip şehidler aranırken Sâlim (r.a) son nefeslerini alıp verirken bulundu.

Kardeşlerini görünce, "Ebû Huzeyfe (r.a.) ne yaptı?" diye sordu.

"Şehid oldu," dediler.

"Öyleyse beni de onun yanına yatırın," diye vasiyyet etti. Ruhunu teslim etti (693. m.).

Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 109

İslam ve İhsan

EBU HUZEYFE (R.A.) KİMDİR?

Ebu Huzeyfe (r.a.) Kimdir?

İLK SAHABİLER KİMLERDİR?

İlk Sahabiler Kimlerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.