Doktor Ahmet Murat Balaban 52 Yaşında Hafız Oldu

Kayseri Sağlık Merkez Müdürlüğü'nde görevli Doktor Ahmet Murat Balaban, 52 yaşında hafız olmanın mutluluğunu yaşıyor.

Kayseri'de Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı Sağlık Merkez Müdürlüğü’nde Müdür Yardımcılığı yapan Doktor Ahmet Murat Balaban, 52 yaşında hafız olmanın mutluluğunu yaşıyor.

26 yıldır yoğun bir çalışma temposunda hayatını devam ettiren Doktor Balaban, hafızlığın yaşı ve mesleği olmadığını bir kez daha gösterdi.

Melikgazi İlçe Müftüsü Dr. Emrah Kandemir'e son dersini veren Balaban, 2 yıl süren hafızlık yolculuğunda sona geldiğini ve hıfzını tamamladığı için çok mutlu olduğunu belirtti.

Nasrullahzade Camii İmam Hatibi Mustafa Dok, hafız kervanına bir kişiyi daha katmanın mutluluğu içinde olduğunu belirterek "2 yıl süren eğitimlerimizin ardından Doktor Ahmet Murat Balaban Bey çok şükür hafızlığını tamamladı. Usulen bugün son dersini de Melikgazi İlçe Müftümüz Dr. Emrah Kandemir hocamıza verdi. Kader gayrete aşıktır. Ben de hocamızın gayretini ve azmini gördüm. Hocam aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’in Arapçasını hıfz etmekle kalmayıp Türkçe mealini de ezberledi. Hocamız bunca yoğunluğuna ve iş hayatına rağmen hem Arapçasını hem de mealini ezberleyebiliyorsa, bunun önünde hiçbir engelin de olmayacağının kanıtıdır." dedi.

Hafızlık eğitimi boyunca kendisi ile bire bir ilgilenen Nasrullahzade Camii İmam-hatibi Mustafa Dok ve Melikgazi İlçe Müftüsü Kandemir'e teşekkürlerini ileten Doktor Balaban ise, tarifi mümkün olmayan bir mutluluğu yaşadığını ifade ederek şöyle konuştu:

"Yaklaşık 2 yıl önce başlayan hafızlık serüvenim, elhamdülillah tamamlandı. Rabbime ne kadar şükretsem azdır. Bu yaşta hafız olduğumu duyan gerçekten çok şaşırıyor. Bence herkesin her yaşta yapabileceği bir durum. Örnek de olmak istedim. Elhamdülillah Allah Teala bu günleri de görmeyi nasip etti. 52 yaşında olmamdan dolayı uzun bir yolculuk oldu. Gençlerimiz daha kısa sürede bunu başarabiliyor. İş hayatımız, aile yaşamımız, kısaca sorumluluklarımız içinde hafızlığımı tamamlamak biraz uzun sürdü. Zaten ben Kur’an-ı Kerim’den ayet ve sure ezberlemeyi çok severdim. Ezberlendikçe ayet ve sure sayısının arttığını gördüm. Kayseri Yüksek İhtisas Merkezi hocalarımızdan Yakup Aktaş hocamız bir sohbetimizde beni hafız olmam için yönlendirdi. Haftada bir sayfa ezberlesem olur mu bu iş diye kendisine sorduğumda bana başlarsam sonunun geleceğini ve Allah’ın izni ile başarabileceğimi söyledi. 12-13 yıl sürer diye düşünüyordum. Yakup Aktaş hocamız “Ben de bu işte hissedar olayım” dedi. İlerleyen süreçte Hulusi Akar Camii İmam Hatibi Musa Çetin hocamız ile tanıştım. O da sağ olsun bana destek verdi. Sıfırdan Osmanlı usulü dediğimiz her cüzün son sayfalarından başlayarak yola koyulduk. 2020 Ocak ayında başladık ve 1 yıl devam ettik. Daha sonra Musa hocamız umre görevine gidince Nasrullahzade Cami İmam Hatibi Mustafa hocamız ile yola devam ettik. Allah’ın izni ile de sonuca bu şekilde ulaştık."

Melikgazi İlçe Müftüsü Dr. Emrah Kandemir ise hafızlığını tamamlayan Doktor Ahmet Murat Balaban’ı tebrik ederek Kur’an-ı Kerim hediye etti.

Hafızlığın yaşı olmadığını belirten Müftü Kandemir, "Melikgazi İlçe Müftülüğü Nasrullahzade Camii İmam Hatibi Mustafa Dok hocamızın koordinatörlüğünde yaklaşık 2 yılda hafızlığını tamamlayan kıymetli kardeşimiz Doktor Murat Bey’e teşekkür ediyoruz ve kendisini gönülden kutluyoruz. Kur’an-ı Kerim çağlara çağlar üstü hükmeden, önünde tüm sanatların aciz kaldığı, tüm zaman ve mekânların üstü yüce bir kitaptır. İnşallah bu kardeşimizin başarısının tüm diğer vatandaşlarımıza da örneklik teşkil etmesi temennisinde bulunuyorum. Tabi bu durum bize Kur’an-ı Kerim öğrenmenin yaşının olmadığını, her yaşta ve her zaman isterse insanın Kur’an-ı Kerim’i hıfz edebileceğini gösteriyor. Hafız olmak çok büyük bir şereftir. İnsan Yüce Kitabımızı hem hafızasında hem gönlünde taşıyarak adeta cennete talip olduğunu göstermiş oluyor. Düşünün hem hafızasında Kur’an-ı Kerim olan, hem de bunu yaşam biçimi olarak sürdüren insan vefat ettiği zaman kabristana Kur’an-ı Kerim ile beraber gidiyor. İnşallah Rabbimiz Kur’an-ı Kerim ile huzuruna geleni mahcup etmez. O’nu, cenneti ile müşerref kılar. Dolaysıyla bir kez daha doktorumuzu tebrik ediyorum. Kur’an-ı Kerim hem bu dünya da hem de ahirette yegâne rehberimiz olsun. Murat Beyin bu gayret ve çalışmasının tüm genç kardeşlerimize ve tüm meslek erbaplarına örnek olmasını temenni ediyorum." diye konuştu.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.