Diyanetten Namaz Vakitleri İçin Uyarı!

Diyanet İşleri Başkanlığı, daha önceki açıklamalara göre yarın sabaha karşı sona ermesi beklenen ileri saat uygulamasına 2 hafta daha devam edileceğini, bu nedenle basılı takvimlerdeki vakit namazı saatlerinin 15 gün süreyle hatalı olacağı uyarısını yaptı.

Bakanlar Kurulu kararıyla Avrupa ülkeleri ile birlikte yaz saati uygulaması kapsamında gün ışığından daha fazla yararlanmak, elektrik tasarrufu ve uluslararası ticari ilişkilerde uyum amacıyla saatler 29 Mart'ta 03.00'ten itibaren 1 saat ileri alındı. Karara göre, 25 Ekim'de yaz saati uygulamasının sona ermesi ve saatlerin 04.00'ten itibaren 1 saat geri alınması gerekiyordu.

SAATLER 8 KASIM'DA GERİ ALINACAK

Ancak, Türkiye'de 1 Kasım'da yapılacak seçimler göz önüne alınarak Avrupa ülkelerinde sona erecek ileri saat uygulamasının aksine Türkiye'de yaz saati uygulamasına iki hafta daha devam edilmesi kararlaştırlıdı. Bu konudaki düzenleme, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun'un imzasıyla Başbakanlığa gönderildi. Bakanlar Kurulu da erteleme kararını onaylayınca karar Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konuldu. Yeni düzenleme doğrultusunda, ileri saat uygulaması 8 Kasım'da sona erecek ve saatler 04.00'ten 03.00'e alınacak.

TAKVİMDEKİ NAMAZ SAATLERİ İÇİN UYARI

Diyanet İşleri Başkanlığı, yaz ve kış saatleri uygulamaları dikkate alınarak basılı takvimlerdeki namaz saatlerinin önceden belirlendiğini, öngörülemeyen bu yeni durum karşısında yanlış bilgilendirmenin önüne geçilebilmesi amacıyla cemaatin uyarılmasını istedi. Camilerde verilen vaazlarda ve cemaatin 25 Ekim ile 7 Kasım tarihleri arasındaki dönemde takvimde yer alan vakit namazları saatlerine uymaması buna karşılık takvimlerdeki saatlere bu süre içerisinde 1'er saat eklenerek ezan saatlerinin tespit edilebileceği uyarıları yapıldı.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.