Diyanet İşleri Başkanı “İmam Hatip Nesli Milletimizin Birlik Beraberlik Harcıdır”

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "İmam hatip nesli, yüce bir inancın ve medeniyetin temsilcisidir. Milletimizin birlik beraberlik harcıdır, kardeşlik sigortasıdır. Güzel ahlakın ihyasından merhamet medeniyetinin inşasına kadar her alanda öncü bir nesildir." dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Sivas'ta 19. İmam Hatipliler Kurultayı'nda konuştu.

ÖNDER İmam Hatipliler Derneği'nin ev sahipliğinde Sivas Cumhuriyet Üniversitesi 4 Eylül Kültür Merkezi'nde düzenlenen 19. İmam Hatipliler Kurultayı'nın kapanış dersinde konuşan Erbaş, dünya, bölge ve ülke açısından önemli zamanlardan, hassas dönemlerden geçtiklerini söyledi.

Sosyal, siyasal, iktisadi ve benzeri açılardan hızlı gelişmelere şahit olduklarını ifade eden Erbaş, bu süreçte özellikle din, inanç ve dindarlıkla ilgili konuların daha çok gündeme geldiğini gördüklerini ve görmeye de devam edeceklerini anlattı.

İmam hatip neslinin, millete, ümmete ve insanlığa hizmet vazifesini, tüm bu gelişmelerin farkında olarak sağduyulu bir yaklaşımla, bilgi, şuur ve ferasetle, çok güçlü ve düzenli şekilde yerine getirmesinin hayati önem arz ettiğini belirten Erbaş, "Zira imam hatip nesli, yüce bir inancın ve medeniyetin temsilcisidir. Milletimizin birlik beraberlik harcıdır, kardeşlik sigortasıdır. Güzel ahlakın ihyasından merhamet medeniyetinin inşasına kadar her alanda öncü bir nesildir." diye konuştu.

Erbaş, imam hatiplerin milletin yüreğindeki inancın, mücadele ruhunun, azminin, duasının, umudunun ve gelecek heyecanının temsilcisi nesil olduğunu vurguladı.

Bugün imam hatiplere gönül verenlerin nasıl bir nesil için çalıştıklarını iyi anlamak ve o ideali hep canlı tutmak zorunda olduklarını dile getiren Erbaş, milletin imam hatiplere teveccühünün sebeplerini iyi idrak etmek ve ona göre çalışmak zorunda olduklarını kaydetti.

Zira bu okulların, hayatın ve varoluşun gayesini idrak eden, kendine, topluma, çevreye ve Rabbine karşı sorumluluklarının farkında olan, bütün insanlığın huzur ve güvenini isteyen bir nesil hedefinin neticesi olduğunu aktaran Erbaş, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, faydalıyı zararlıdan ve adaleti zulümden ayırt edebilen, can taşıyan bütün varlıklara karşı merhamet hissiyle, eşyaya karşı estetik kaygısıyla ve çevreye karşı koruma duygusuyla yaklaşabilen bir nesil özleminin sonucu olduğunu belirtti.

- "Her daim bir ahlak ve maneviyat nesli olmuştur"

İmam hatip neslinin tarihini bilen, gelecek tasavvuru yapabilen ve geleceğe umutla bakan, büyük idealleri olan ama bu ideallerin peşinde koşarken başkalarının haklarını, zarafeti ve saygıyı asla ihmal etmeyen bir nesil hayalinin ürünü olduğunu ifade eden Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bilgi ile hikmeti bütünleştiren, hayatı anlamlı kılan değerlerle hayatı kolaylaştıran, bilimsel gelişmeleri birlikte öğrenen ve insanlığa hizmete dönüştüren bir nesil idealinin neticesidir. Sevgi ve kardeşliği temel değer bilen, güven veren, güvenilen, şiddetin ve anarşinin uzağında, zulmün karşısında, mazlumun yanında 'gencin süsü güzel ahlaktır' prensibini ilke edinen bir nesil özleminin sonucudur. Bu ideal neslin adı bazen Asım'ın nesli, bazen 'Büyük Doğu' nesli olmuştur ama her daim bir ahlak ve maneviyat nesli olmuştur."

Erbaş, kendisinin de dört kardeşi ve dört çocuğu ile imam hatipliler neslinin bir ferdi olmaktan gurur duyduğuna işaret ederek, "Bunu onurla ifade ediyorum. Çünkü imam hatipliler nesli, var olduğu günden beri, milletten aldığı güçle vatanına milletine, devletine hizmette hiçbir fedakarlıktan geri durmamıştır. Hepimiz biliyoruz ki imam hatip nesli pek çok zorluklarla karşılaştı. Ötekileştirme politikalarına, psikolojik baskılara maruz kaldı. Haklarından mahrum bırakıldı. Medeni cesareti kırılmak istendi. Kendini ispat etmek için daha çok çalışmak zorunda kaldı." değerlendirmesinde bulundu.

Darbeler, muhtıralar, ihanetler nedeniyle ülkenin zor zamanlarının, imam hatip nesli için daha zor geçtiğini aktaran Erbaş, ama imam hatip neslinin her zaman, en zor dönemlerde bile vatanına, milletine, devletine ve değerlerine hizmetten geri durmadığını söyledi.

Bugün nesle, millete, ülkeye ve insanlığa hizmet yolunda pek çok imkanlara sahip olduklarını vurgulayan Erbaş, bunun ise sorumluluklarını daha da artırdığını bildirdi.

Erbaş, konuşmasına başlamadan önce, Bursa'daki trafik kazasında hayatını kaybeden Baykar uçak mühendisi Tarık Kesekci'nin annesi Beyhan Kesekci'ye, kurultayın teması olan "ahde vefa" metnini verdi.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.