Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Dünyaya Seslendi

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Kudüs'ün İslam medeniyetinde bir arada yaşama tecrübesinin sembol şehirlerinden biri olduğunu belirterek, "O yüzden Kudüs'ün barış şehri olmasının yeniden sağlanması gerekiyor." dedi.

Erbaş, Dünya Dini Liderleri 2. Bakü Zirvesi'nin açılışında konuştu.

Din adamlarının insanlığın meselelerini hep beraber sahiplenmek ve daha iyi bir hayat ve gelecek için birlikte çözüm aramak zorunda olduğunu vurgulayan Erbaş, bunun için de dinlerin itikadi ilkeleri üzerinden değil, herkesi etkileyen sosyal, ekonomik ve çevresel sorunlar üzerinden hareket edilmesinin daha faydalı olacağını kaydetti. 

İnsanların inancını tartışmadan, sorgulamadan, ihtiyaçlarını, acılarını, haklarını konuşmaları gerektiğini dile getiren Erbaş, "Nitekim fakirlik, ayrımcılık, gelir dağılımında adaletsizlik, çevre sorunları gibi meseleler dünyadaki herkesin etkilendiği ortak sorunlardır. Bizler Müslüman dini liderler olarak bütün insanları kucaklayacak bir adalet ve merhamet duygusunu kökleştirmek, inançların istismar edilmesini engellemek ve özellikle din üzerinden terör ve anarşi oluşturulmasına engel olmak için ciddi çalışmalar yapmak zorundayız." ifadelerini kullandı. 

Dini teşkilatların adeta milletlerin kalbi gibi olduğunu söyleyen Erbaş, "Zira din hizmeti ve eğitimi doğru bilgi ve yöntemle karşılanmadığında istismara açık hale gelmekte ve pek çok soruna neden olabilmektedir. Bunun için özellikle gençlik, aile gibi konular başta olmak üzere, tecrübe paylaşımı, müfredat, kaynak, materyal geliştirme gibi alanlarda ortak çalışmalar oldukça önemlidir." dedi.

 

Azerbaycan'la Türkiye arasındaki dostluk ve kardeşlik ilişkilerine de değinen Erbaş, şöyle devam etti:

"Bu manada Karabağ meselesinde dost ve kardeş ülke Azerbaycan'ın yanında olduğumuzu açıkça ifade etmek istiyorum. Azerbaycan Dini İcma Başkanlarının Yukarı Karabağ'da bulunan Azerbaycan'a ait cami, mescit ve kabirlerin tahrip edilmesini kınayan bildirisinin her cümlesine katılıyor ve imza atıyorum. Herkes bilsin ki İslam'ın ilkelerine ve Müslümanların değerlerine karşı saygısız ve saldırgan tavırlar asla kabul edilemez ve başarılı da olamayacaktır."

- "Bir arada yaşama tecrübesinin sembol şehri Kudüs"

Bütün peygamberlerin tevhidin, adaletin, güzel ahlakın yaşanması için mücadele ettiğini hatırlatan Erbaş, Müslümanların ırkı, inancı, rengi, dili, coğrafyası, kültürü ne olursa olsun herkesin temel hak ve özgürlüklerini savunmayı inançlarının gereği kabul ettiklerini belirtti.

Birlikte yaşamanın en güzel örneklerini dünyaya Müslümanların gösterdiğini vurgulayan Erbaş, "İslam medeniyetinde bir arada yaşama tecrübesinin sembol şehirlerinden birisi de Kudüs'tür. O yüzden Kudüs'ün barış şehri olmasının yeniden sağlanması gerekiyor." dedi.

- "Bütün dini liderlerin teröre karşı mücadelemizi desteklemelerini arzu ediyoruz" 

Prof. Dr. Erbaş, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, teröre yardımda bulunanlara bu işten vazgeçme çağrısında bulundu.

Terörün tüm insanlık için tehlike arz ettiğini vurgulayan Erbaş, "Terörün dini olmaz. Terör kim için olursa olsun zararlıdır. Dolayısıyla biz Türkiye olarak gerek PKK ile gerek FETÖ ile gerek DEAŞ'la öteden beri mücadele ediyoruz. Bu mücadelemizle bütün dini liderlerin ve ülkelerin yanımızda yer almalarını ve teröre karşı mücadelemizi desteklemelerini arzu ediyoruz." diye konuştu.

Kaynak: Diyanethaber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.