Diyanet İle Afad Arasında İşbirliği Protokolü

Diyanet İşleri Başkanlığı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı arasında işbirliği protokolü imzalandı.

Protokol, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) arasında afet ve acil durum faaliyetleri ile sığınmacılara ilişkin işbirliği ve koordinasyonun çerçevesini belirlemek amacıyla imzalandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonunda Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkan Vekili Mehmet Halis Bilden’in katılımlarıyla gerçekleşen imza töreninde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Son günlerde ebediyete uğurladığımız bütün şehitlerimize Yüce Rabbimizden rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağolsun” dedi.

Bütün zorlukların ve acıların çok kısa bir süre içerisinde geride kalması temennisinde bulunan Başkan Görmez, “Tarih boyunca medeniyet yürüyüşünü başarıyla gerçekleştirmiş aziz milletimizin, barış ve huzur içerisinde hem medeniyet yürüyüşüne devam edeceğine olan inancımı hem de bölgemizde, coğrafyamızda barışın ve huzurun temini yolunda çok büyük çabalarını ortaya koyacağına olan inancımı ifade etmek isterim” diye konuştu.

Millet olarak son zamanlarda zor günler geçirdiğimize dikkat çeken Başkan Görmez, bu zor günlerde hayırlı bir iş için AFAD ile söz konusu protokolü imzalamak üzere bir araya geldiklerini söyledi.

“Afet ve acil durumlarda Diyanet İşleri Başkanlığı olarak üzerimize düşen vazifelerin tanımını yapmak, çerçevesini çizmek üzere bu protokollere birlikte imza atmış olacağız” diyen Başkan Görmez şöyle konuştu:

“MİLLETİMİZ, MUHACİRLERE ENSAR OLMUŞTUR…”

Savaşlardan, katliamlardan kaçan bütün mazlumların sığındığı bir ülkeyiz. Millet olarak bize sığınan bu kardeşlerimize, kucağımızı açmış olmamız, onlara yurt olmamız, onlara ev olmamız milletimizin alicenaplığını göstermesi bakımından çok önemlidir. Milletimiz, muhacirlere ensar olmuştur.

Bu protokolle, sığınmacı misafirlerimize yönelik din hizmetleri ve manevi hizmetleri nasıl yapacağımızı tespit etmiş olacağız. Sığınmacı misafirlerimizin sadece barınmaya ihtiyacı yok. Aynı zamanda her insanın ihtiyaç duyduğu gibi din hizmetlerine, çocuklarına yönelik din eğitimine, dini yayınlara, sosyal ve kültürel içerikli programlara, insani yardımlara ihtiyaçları var. Sığınmacı misafirlerimize yönelik bütün bu konularda düzenli bir hizmetin yürütülebilmesi için böyle bir protokol imzalanmasına ihtiyaç vardı.

Sadece sığınmacı misafirlerimize yönelik hizmetleri belirlemek üzere bu protokol imzalamıyoruz. Çok önemsediğimiz bir konu daha var. O da öteden beri afet ve acil durumlarda ülkemizin her yerinde bulunan din görevlisi arkadaşlarımıza düşen vazifeleri belirlemek ve onları eğitimden geçirmek istiyoruz.  Anadolu'nun en ücra köşesinde, her köyde, her mecrada görevlisi olan tek kurum Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı personeli özellikle afet ve acil hallerde hem ciddi bir eğitimden geçmiş olacaklar hem de bu tür hallerde profesyonelce hizmet verecekler.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkan Vekili Mehmet Halis Bilden ise protokolün iki amacından birinin, AFAD'ın ana sorumluluğu olan görevlerde işbirliği yapmak, ikincisinin ise Suriyeli sığınmacılara yönelik din hizmetinin daha düzenli hale gelmesi olduğunu bildirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye'nin her yerinde teşkilatı olduğunu hatırlatan Bilden, "Diyanet İşleri Başkanlığı ile işbirliği yapmak bizim kurumuzun gücüne güç katacaktır." dedi.

Konuşmaların ardından, Diyanet İşleri Başkanlığı ile AFAD arasında işbirliği protokolü imzalandı.

Diyanet İşleri Başkanlığı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı arasında imzalanan protokolle;

-“Afet Bilinci Eğitmen Eğitimlerini” alan personelin bir plan dâhilinde tüm personele ve vatandaşlara ‘Temel Afet Bilinci Eğitimi’ verilecek.

-Afet ve acil durumlarda din hizmetlerinin eksiksiz yapılabilmesi için kapasite geliştirilecek.

-Afet ve acil durumlarda yerinde müdahale imkânı vermesi açısından, din görevlilerinin, ilgili eğitimleri almaları koşuluyla afet gönüllüsü olmaları sağlanacak.

-Afet ve acil durum bölgelerinde zarara uğramış kişilere ve yakınlarına yönelik manevi destek hizmetleri yürütülecek.

-Geçici barınma merkezlerinde hayatını sürdüren ‘geçici korunanlara’ yönelik sunulan Başkanlık hizmetlerinin etkinlik ve verimliliğini artırmak ve koordinasyonu sağlamak üzere bir genel koordinatör ile geçici barınma merkezlerinde birer din hizmetleri koordinatörü görevlendirilecek.

-Barınma merkezlerinde barınan geçici korunanlara yönelik sunulan Başkanlık hizmetlerini ifa etmek üzere mülki amir onayıyla vaiz, eğitim görevlisi, imam-hatip, müezzin kayyım, Kur’an kursu öğreticisi, tercüman başta olmak üzere geçici personel görevlendirilecek. Ayrıca geçici korunanların ana dillerini bilen en az bir kadın din görevlisi görevlendirilecek.

-Şehirlerde ve geçici barınma merkezlerinde barınan eğitim çağındaki çocuklar ve gençler için yaygın din eğitimi programları hazırlanacak.

-“Afete Hazır Türkiye” Projesinin yürütülmesi ve yaygınlaştırılması kapsamında yarışma, seminer, konferans, fuar gibi teşvik edici ortak faaliyetler düzenlenecek.

-Afetten etkilenen bölgelerde, yeniden yapılanma ve iyileştirme planlarının hazırlanması aşamasında cami, mescit, diyanet okuma salonu ve Kur’an kursları plana dâhil edilecek.

Kaynak: diyanet.gov.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.