Dinimizin İlme Verdiği Önem

İslam’da ilmin önemi nedir? Dinimizde ilmin anlam, önem ve değeri şöyledir...

İlk emri “oku” olan dinimiz bilgiye büyük değer vermiş, Peygamberimiz (s.a.v.),

DİNİMİZİN İLME VERDİĞİ ÖNEM

“İlim öğrenmek her Müslümana farzdır.” (İbn Mâce, “Mukaddime”, 39.) buyurarak ilmin Müslümanlar için taşıdığı önemi belirtmiştir. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de,

“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (39/Zümer, 9.) buyurmuş ve âlim ile cahilin aynı seviyede olamayacağını bildirmiştir.

Çünkü ilim ışıktır, aydınlıktır. Cehalet ise karanlıktır. Elbette ki aydınlık ile karanlık eşit olamaz. İlim öğrenmede yaş sınırı yoktur. Müslüman beşikten mezara kadar bilgi edinmek ve ilim tahsil etmekle yükümlüdür.

İlmin kimden ve nereden alınacağı hususunda da bir kayıt konulmamış, aksine, alınabildiği her yerden ilim öğrenmenin gerektiği bildirilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) bu konuda takip edeceğimiz yolu göstererek şöyle buyurmuştur:

“İlim, Müminin yitiğidir, onu nerede bulursa alır.” (Aclûnî, Keşfu’l-hafâ, I, 363.)

Dünya ve ahiret saadetinin anahtarı ilimdir. Çünkü ilimsiz ne dünya kazanılır, ne de ahiret.

Ruhumuzu hurafe ve batıl inançlardan temizlemek, kalbimize sağlam ve doğru inançlar yerleştirmek de ilim ile olur.

Maddi bakımdan ilerleme ilim ile olduğu gibi, manevi bakımdan yükselme de ilim ile mümkündür.

Fertlerin kalkınması ve milletlerin ilerleyip yükselmesi de ilimle elde edilir.

Özetle: Dünyayı isteyen ilme sarılmalı, ahireti isteyen ilme sarılmalı, hem dünyayı hem da ahireti isteyen yine ilme sarılmalıdır. Beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi tavsiye eden dinimizin emri budur.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

İSLAM DİNİNİN İLME VERDİĞİ ÖNEMİ GÖSTEREN ÖRNEKLER

İslam Dininin İlme Verdiği Önemi Gösteren Örnekler

AHLAKİ GÖREVLERİMİZ NELERDİR?

Ahlaki Görevlerimiz Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.