Dini Hitabetin Malzemesi ve Bunlara Ulaşma Yolları

Dini hitabetin malzemesi nedir? Ve bunlara ulaşma yolları nelerdir?

Dini hitabet’teki amaç İslam’ın emirlerinin ve yasaklarının insanlara anlatılıp ve öğretilmesidir. Bu genel anlamda İmam ve Hatib’in görevidir. İmam ve Hatip bu görevi yerine getirirken temel referanslara başvurmalıdır. Öncelikle bu Kur’an ve Sünnet olmalıdır. Kur’an bu görevi, emr-i bil-maruf ve nehy-i ani’l-münker, tebliğ, irşat, öğüt, nasihat, davet, tebşir ve inzar gibi kavramlarla isimlendirmiştir. Dolayısıyla bu görev insanlara en güzel şekilde hitap etmeyi gerektirir. Rabbimiz bu görevi yaparken usulünü de öğretmiştir:

Rabb’inin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et…[1] Bir başka ayette ise şöyle buyrulmaktadır:

-Mümin kullarıma söyle; en güzel (söz) ne ise onu söylesinler…[2] Allah, yanlış yolda olanlarla cedelleşip çatışmak yerine sadece tesirli güzel söz ile onlara öğüt vermemizi şöyle emreder:

 -Allah onların kalplerinde olanı biliyor. Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine tesir edecek güzel söz söyle[3]  

Dini hitabette kullanılacak malzeme bellidir. Hatip öncelikle Kur’an ve sünnet’e müracaat edecektir. Akabinde ise diğer İslamî ilimler ve kaynakları değerlendirecektir. Bunu yaparken bunlardan yararlanma yöntemlerini de bilmelidir. Kaynak seçiminde ve bilgi aktarımında titiz olmalıdır.

Hatip kendisine sorulan meselenin veya ihtiyacı duyulan konunun nasıl, nereden, ne şekilde hazırlanılması gerektiğinin usulünü bilmelidir. Bunun için ilmî altyapısının kuvvetli olması ve kendisini sürekli yenilemesi gerekir. Sorulan sorular verilecek cevaplarda ve anlatılması gereken konularla ilgili kaynaklara hemen ulaşabilmelidir. 

  Hatip konuyla ilgili malzemesini toplarken ilk önce Kur’an ayetlerine ve meallerine başvurması gerekir. Ayetleri doğru bir şekilde anlayıp aktarmak için de farklı tefsir ve yorumları dikkate almalıdır. Bu konuda muteber tefsirler ile güncel ve güvenilir tefsirleri tercih etemelidir. Mu’cemü’l-Müfehres li elfâzi’l-Kur’an veya diğer Kur’an fihristlerine başvurmalıdır. Ayrıca meallerin sonlarında yer alan indekslere bakmalıdır.

Dini konuşmalarda ikinci derecede malzememiz hadislerdir. Hadislere müracaat ederken de hassas olunmalıdır. Hadis seçiminde mutlaka sıhhat derecesini bilmek gerekir. Konuşmamız sırasında mümkün olduğu kadar sahih ve güvenilir hadisler tercih edilmelidir. Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebû Davud, Nesâi, İbn Mâce gibi önemli hadis âlimlerinin eserlerine, Kütüb-i Sitte ve Kütüb-i Tis’a’ya müracaat etmek bu yüzden önem arz eder. Ayrıca Riyâzü’s-Sâlihin ve et-Terğib ve’t-Terhib adlı eserleri, hutbe ve vaazlara uygun hadisleri konulara uygun bir arada topladığı için tercih edebiliriz.

Dini hitabetin en önemli iki malzemesi olan ayet ve hadislere hitabette yer vermeli, konular ayet ve hadis çerçevesinde açıklanmalıdır. Konunun daha iyi anlaşılması için Peygamberimizin ve Peygamberlerin hayatlarından örnekler, din büyüklerinin hayatını anlatan kıssalar, çeşitli ibretlik olaylar anlatılabilir. Siyer ve İslam tarihi kitaplarında bu hikâyeler bulunabilir. Sahabenin hayatını anlatan ve dini hikâyelere yer veren kitaplar da hitabetimiz için her zaman başvuracağımız kaynaklar arasında yer almalıdır.

Konunun fıkhî yönü varsa fıkıh kitaplarından okuyup araştırarak hazırlanılmalıdır. Ayrıca bir mesele hakkında hutbe vermeden önce daha önce aynı konuda hazırlanmış olan hutbeleri de hutbe kitaplarından okumak yerinde olacaktır.

[1] Nahl sûresi, 125

[2] İsra sûresi, 53

[3] Nisa sûresi, 63

İslam ve İhsan

ŞEKLİNE GÖRE HİTABET TÜRLERİ

Şekline Göre Hitabet Türleri

KONUSUNA GÖRE HİTABET TÜRLERİ

Konusuna Göre Hitabet Türleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.