Çocuklar İçin Oyun Alanı Olan Örnek Cami

Ankara'da Ahmet Hamdi Akseki Camisi'ne aileleriyle teravihe gelen çocuklar, kendileri için oluşturulan oyun alanında vakit geçirdi.

Başkentte aileleriyle Ahmet Hamdi Akseki Camisi'ne teravihe gelen çocuklar, kendileri için oluşturulan oyun alanında hoşça vakit geçirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığı hizmet binasının yanında bulunan Ahmet Hamdi Akseki Camisi'nde çocuklar için oyun alanı oluşturuldu.

Çocuklara namaz boyunca bir görevli de güvenlik amacıyla eşlik etti.

Caminin müezzini Mansur Sağır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, pilot olarak başlattıkları uygulama üzerinde uzunca bir süredir çalıştıklarını anlattı.

CAMİDEKİ UYGULAMA BEĞENİLDİ

Uygulamanın cami cemaati tarafından da beğenildiğini aktaran Sağır, şöyle konuştu:

"Cemaatimizden en ufak bir şikayete rastlamadık. Teravihlerde 50-100 arasında çocuk oluyor. Bu çocukların camiyi sevmesi, cami havasını teneffüs etmesi, ileriye dönük Kur'anla camiyle daha çok meşgul olmalarını sağlamak amacındayız. Onlara camiyi sevdirmek hedefimizdi. Nasıl bir şey yapabiliriz düşüncesiyle yapıldı. Cemaatimiz de uygulama nedeniyle rahat bir şekilde namazını kılıyor. Oyun alanı sayesinde çocuklar birbiriyle kaynaşıyor, arkadaş ediniyor. Oyun alanımız nedeniyle çok uzaklardan gelen cemaat var. Hatta Ankara'nın en uzak ilçesi Pursaklar'dan bile gelenler var. Güvenlik amacıyla sürekli çocukların başında duran bir görevlimiz var."

Camideki oyun alanında oynayan çocuklardan Ahmet Yasin Faslı, Yenimahalle'den geldiğini ve oyun alanını çok güzel bulduğunu söyledi.

Yağmur Baruk da camiye anne ve babasıyla geldiğini, en çok ahşap oyuncakları sevdiğini anlattı. Yağmur'un babası Muhammet Bahri Baruk ise oyun alanının iyi düşünülmüş, güzel bir uygulama olduğunu belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.

Pilot olarak başlanan uygulamanın farklı camilerde yaygınlaştırılacağı belirtildi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.