Çocuğun İdrarının Elbiseye Bulaşması ile İlgili Hadisler

Elbiseye bulaşan çocuğun idrarı nasıl temizlenir? Çocuğun/sabinin idrarının elbiseye bulaşması ile ilgili hadisler...

Ümmü Kays bint-i Mıhsan radıyallahu anh’dan rivâyet edilmiştir ki:

O, henüz yemek yiyemiyecek çağda küçük olan oğlunu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme getirdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onu kucağına oturttu. Çocuk Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin elbisesine idrarını yaptı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem su istedi, idrar yerine döktü de elbiseyi yıkamadı. (Ebû Dâvûd, Taharet, 137/374)

*

Lübabe bint-i el-Haris radıyallahu anhdan şöyle dediği rivâyet edilmiştir:

Ali’nin oğlu Hüseyin radıyallahu anh, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin kucağında iken elbisesine işedi. Ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme, sen başka elbise giyin, gömleğini ver yıkayayım, dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Kızların idrarından dolayı yıkanır, erkek çocukların idrarından ise su serpilir,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 137/375; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 77, n. 522, s. 174, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerifin hükmü üzerinde, ilim adamları ihtilâf ettiler. İmâm-ı Azam hazretlerine göre henüz yemek yemeyen sabi erkek ve kız çocuklarının idrarından dolayı elbise yıkanır.

Şâfiî, Ahmed bin Hanbel hazretlerine göre bu hadislerde geçtiği gibi, sabi kız çocuklarının idrarının bulaştığı yer yıkanır. Erkek çocuğun idrarının bulaştığı yere sadece su dökülür, elle oğuşturup sıkmak mecburi, değildir. (Maalim c. 1, s. 262)

*

Ebû Semh radıyallahu anhdan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme hizmet ediyordum. Yıkanmak istediği zaman, enseni bana çevir, derdi. Ben de ensemi ona (yüzümü öte) çevirerek Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme siper olurdum. Bir gün Hasan veya Hüseyin radıyallahu anhümâ getirildi. Elbisesinin göğsüne bevl etti. Onu yıkamak istedim, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Kız çocuğunun sidiği yıkanır, erkek çocuğunun sidiğine su saçılır,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 137/376; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 101, n. 305, s. 158, c. 1; İbn-i M^ce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 77, n. 526, s. 175, c. 1)

Abbas radıyallahu anh dedi ki: Yahya bize haber verdi.

Ebû Dâvud dedi ki: (O Ebû-z-Zara’dır.)

Harun bin Temim, Hasan’dan rivâyet ederek, Hasan şöyle rivâyet etti, dedi: (İdrarların hepsi müsavidir.)

*

Ali radıyallahu anhdan şöyle söylediği rivâyet edilmiştir:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Kızın idrarından elbise yıkanır, yemek (yedirilecek çağa gelip) yemek yemedikçe erkek çocuğun idrarından dolayı su dökülür,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 137/377; Tirmizî, Kitâb’us-Salât, b. 430, n. 610, s. 509, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Ali bin Ebû Talib, Ata bin Ebû Rebah Hasan Basrî, Şâfiî, Ahmed bin Hanbel bu görüştedirler.

Ebû Hanife’ye göre erkek ve kız çocuğunun idrarının bulaştığı elbisenin kirlenen yeri yıkanır. (Hattabi-Meali Müssünne)

*

Ali bin Ebû Tâlib radıyallahu anh’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den, geçen hadisle aynı manâda rivâyet etti. Fakat ekmek yemedikçe, lafzını zikretmedi. Şu da ziyadedir. Katâde şöyle dedi:

Bu; yemek yemedikleri müddetçedir. Yemek yedikleri zaman hepsinin idrarından (elbise) yıkanır. (Ebû Dâvûd, Taharet, 137/378; Tirmizî, Kitâb’us-Salât, b. 430, n. 610, s. 509, c. 2; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, b. 77, n. 525, s. 174, c. 1)

*

Hasan el-Basrî annesinden rivâyete göre:

O, Ümmü Seleme’yi, henüz yemek yemeyen erkek çocuğun idrarı üzerine su dökerken görmüştü. Eğer çocuk yemek yer ise onun idrarını yıkardı. Kız çocuğunun idrarını da (yemek yese de yemese de) yıkardı. (Ebû Dâvûd, Taharet, 137/379)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

GUSÜL NEDİR, NASIL ALINIR?

Gusül Nedir, Nasıl Alınır?

CÜNÜP OLANIN GUSÜL ALMASI İLE İLGİLİ HADİSLER

Cünüp Olanın Gusül Alması ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.