Çocuğum Telefon Bağımlısı Ne Yapmalıyım?

Çocukları teknoloji bağımlılığından nasıl kurtarırız? Uzman Pedagog Reyhan Ateş Yücel, çocuklarımızı teknolojiye karşı korumanın yollarını anlatıyor.

Medicana International İstanbul Hastanesi’nden Uzman Pedagog Reyhan Ateş Yücel, ebeveynin gün içinde akıllı cihazı ile kurduğu ilişkinin doğrudan çocuk tarafından modellendiğini belirterek, “Elinizden hiç düşürmediğiniz bir telefonunuz varsa çocuğunuza itiraz etmeniz çok da gerçekçi olmayacaktır. Bir çocuğu anlamanın en iyi yolu birlikte oynamaktır. Ona zaman ayırın. Kendini değerli ve anlaşılır hisseden hiçbir çocuk, aile zamanı yerine tableti ya da telefonu seçmeyecektir.” dedi.

Yücel, çocuklarını ekran bağımlılığından kurtarmak isteyen velilere, yarıyıl tatilini iyi değerlendirmelerini ve “çocuklarıyla takılmalarını” önerdi.

Teknolojik gelişmelerin doğru kullanıldığında toplum ya da birey için oldukça yararlı olduğunu ifade eden Yücel, “Ancak ne yazık ki kontrolsüz ve yanlış kullanım oldukça yaygın. Özellikle cep telefonu, tablet ve bilgisayarlar gibi akıllı cihazların son dönemlerdeki yaygınlığı ve bilinçsiz kullanımı faydadan çok zarar getirebilir. Bugün biz yetişkinler de neredeyse akıllı cihazlara bağımlı bir yaşam sürmekteyiz. Birçoğumuz bu değerlendirmelerimizi de elindeki telefondan okuyacaktır. Öncelikle kendi kullanım limitlerimizi gözden geçirmek ve sonrasında çocuklarımıza yardımcı olmak daha doğru olacaktır.” şeklinde konuştu.

Çocukların teknolojik aletlerle tanışma yaşının mümkün olduğu kadar geç olması gerektiğini savunan Yücel, ilkokula başlamadan bir tanışıklığın önerilmediğini söyledi.

“CEP TELEFONLARI, LİSEYE KADAR BİR ÇOCUĞUN HAYATINDA OLMAZSA OLMAZ DEĞİL”

Reyhan Ateş Yücel, 0-7 yaş arası dönemin beyin gelişimi açısından son derece önemli olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

“Cep telefonları ve tabletler, 0-7 yaş çocuklara gelişimsel olarak destek vermekten ziyade çocukların konuşma, sosyalleşme ve iletişim kurma becerilerini olumsuz etkileyebilir. Bu yaşlarda akıllı cihaz kullanımına bağlı bozuklukların başında konuşmada gecikme, içe kapanıklık, bağımlılık ve beslenme bozuklukları dikkati çekmektedir. Yine bu dönemde çocuklar ekranlardan gelen uyaranları henüz işleyebilecek bir anatomik yapıya sahip olmadıkları için uykuya geçiş problemleri ve huzursuzluk atakları yaşayabilirler. İlkokul dönemine gelindiğinde kontrollü ve amacına uygun kullanma öğretilebilir. Cep telefonları ise lise dönemine kadar bir çocuğun hayatında olmazsa olmaz değildir.”

ÇOCUKLARIMIZI TELEFONDAN UZAK TUTMANIN YOLLARI

Medicana International İstanbul Hastanesi’nden Uzman Pedagog Yücel, yaşamın ilk yıllarında çocuğun sanal değil, gerçek bir etkileşime ihtiyaç duyduğunu, bunun da anne-babanın çocukla sağlıklı bir bağ kurabilmesinden geçtiğini söyledi.

Yücel, devamla şu görüşleri dile getirdi:

“Yemek yedirmek, susturmak, sakinleştirmek için çocukların eline akıllı cihazları vermeyin. 10 aylık olduktan sonra çocuklar, aile masasında yerlerini alabilirler. Yemek yeme eylemi ekran olmadan, masada, sade ve sakin bir ortamda olmalıdır. Çocuklarınıza eğitsel yaklaşmayı, akıllı cihazların olumlu, olumsuz etkileri hakkında konuşmayı ihmal etmeyin. Uzun süreli cihaz kullanımı ile dikkat problemleri arasında ciddi bir ilişki bulunmaktadır. Dikkat problemleri, hazzı erteleyememe, dürtü sorunları ve uyum problemleri gözlemlenebilmektedir.

Çocukların anne-babalarını örnek aldıklarını unutmayın. Ebeveynin gün içinde kendi akıllı cihazı ile kurduğu ilişki, doğrudan çocuk tarafından modellenir. Elinizden hiç düşürmediğiniz bir telefonunuz varsa çocuğunuza itiraz etmeniz çok da gerçekçi olmayacaktır.”

“ÇOCUKLARINIZLA OYNAYIN”

Çocukların ilgisini beslemenin önemine dikkati çeken Yücel, ebeveynlerin en azından evin içinde spor yapma, kitap okuma, resim ile uğraşma ve el becerilerinde ustalık sergileme gibi ilgi çekici şeyler yapabileceğini anlattı.

Yücel, “Ailece zaman geçirin. Akşam buluştuğunuzda vakit geçirmeye, kendi hobilerinizi, zevklerinizi, ortak keyiflerinizi bulmaya çalışın. Böylece herkes için verimli ve etkili zaman geçirme rutininizi bulabilirsiniz. Gecenizi birlikte planlayın. Film izlenecekse TV’yi açın ama bitince kapatma kültürünü oluşturun. Çocuklarınızla oynayın. Bir çocuğu anlamanın en iyi yolu birlikte oynamaktır. Ona zaman ayırın. Kendini değerli ve anlaşılır hisseden hiçbir çocuk, aile zamanı yerine tableti ya da telefonu seçmeyecektir.” ifadelerini kullandı.

“ELİNDEN BIRAKMA ZAMANI GELDİĞİNDE ONA BUNU DOĞRU YOL İLE HATIRLATIN”

Reyhan Ateş Yücel, velilerin, çocuklarını çok zaman alan savaş oyunlarından kurtarmak için bağımlılık yaratmayan ufak oyunlara rekabet bahanesiyle yönlendirmesinde bir sakınca bulunmadığını söyledi.

Şiddet üzerine kurulu strateji ya da savaş oyunlarının çocukların merhamet duygularını ve empati kurma becerilerini körelttiğini belirten Yücel, “Okuldaki birçok çocuk bu cihazları kullanıyor diye sizin de çocuğunuzda olmalı düşüncesi baskı yaratabilir. Buna izin vermeyin. Farklı olmak kötü değil, aksine kıymetlidir. Doğruyu izleyen siz olun.” diye konuştu.

Çocuklara akıllı cihaz alınmadan önce velilerin çocuklarla yazılı bir anlaşma imzalamasının etkili olabileceğini ifade eden Yücel, şunları kaydetti:

“Her ailenin izin verdiği süre ve koşullar birbirinden farklılık gösterse de temel bazı konularda anlaşmaya varmak doğru olacaktır. Hiçbir zaman gerçek adını, fotoğraflarını, gizli bilgilerini paylaşmamak gibi... Özellikle çocuklarınıza internet ortamında kişisel mahremiyet alanını korumayı öğretmelisiniz. Genellikle bu dönemde ortak hesaplar açmak, güvenlik kontrolü için daha kolay olacaktır.

Tableti ya da telefonu elinden bırakma zamanı geldiğinde ona bunu doğru yol ile hatırlatın. Yanına gidin, oynadığı oyun ile ilgili sohbet edin, size cevaplar vermesini, konuya sizi de dahil etmesine fırsat tanıyın. Bu, onun, gerçek dünyaya daha kolay uyum sağlamasına ve cihazı elinden daha az çatışma ile bırakmasına olanak sağlayacaktır. Hayatınıza bir şekilde bu aletler girmişse en azından uykudan 2 saat kadar önce onlardan uzak kalmaya çalışın. Beyin gelişimi, hafıza ve uykuya hazırlık için gerekli melatonin hormonu salgısının azalmaması için ekran ışığından uzak durma süresini iyi ayarlamak önemlidir.”

Kaynak: AA

 

İslam ve İhsan

PEYGAMBERİMİZ ÇOCUKLARA NASIL DAVRANIRDI?

Peygamberimiz Çocuklara Nasıl Davranırdı?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.