Cinler Hakkında Ayet ve Hadisler

Cin nedir, ne anlama gelir? Cinler neyden yaratılmıştır? Cinlerin özellikleri nelerdir? Cinler Kur’an’da geçiyor mu? Cinler gaybı bilebilir mi? Cinler Müslüman mı? Cinlerden korunma duası var mıdır? Ayet ve hadislerle cinler hakkında bilgiler.

Meleklerden ayrı olarak, yine latîf varlıklardan olan cinlerin varlığı Kitap ve sünnetle sabittir. Tekili cinnî olup, cânn kelimesi cin ile eş anlamlıdır. Gûl ve İfrît cinlerin değişik türlerindendir.

CİNLER NEYDEN YARATILMIŞTIR?

Kur’an’a göre insan topraktan, cinler ise ateşten yaratılmıştır. “Cinleri öz ateşten yarattı.” [1] “Şüphe yok ki, biz insanı kuru çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce, zehirli ateşten yarattık.”[2] Bu âyet cinlerin insan türünden önce yaratıldığını göstermektedir. Cinler yeryüzünde bulunur, mü’minleri ve kâfirleri vardır. İnsanlar gibi, Allah’ın emir ve yasaklarıyla yükümlüdürler, kendilerine peygamberler gönderilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Ey cin ve insan topluluğu! Size, içinizden, âyetlerimi anlatan ve şu (kıyamet) gününüzün geleceğini haber verip sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” [3]

Cinlerin mutlak gabya ait bilgileri yoktur. Ancak hayat sürelerinin uzunluğu, ruhânî varlıklar olmaları, meleklerden haber çalmaları gibi sebeplerle, insanların bilmediği geçmişe veya şimdiki zamana ait bazı olayları bilebilirler. Ancak bu durum onların insanlardan üstün olduğu anlamına gelmez. Cinler, doğru ve yanlış karışık bilgileri, bağlantılı oldukları kişiye aktarabilirler. Bu kişilere cinci ve büyücü denir. İslâm’da bu gibi cin işleriyle uğraşmak yasaklanmıştır.

CİNLERİN ÖZELLİKLERİ

Cinler de insanlar gibi imân ve diğer İslâmî hükümlerle yükümlüdürler. “Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”[4] âyeti bunun delilidir. Cinler tıpkı insanlar gibi yerler, içerler, evlenir ve çoğalırlar, erkeklik ve dişilikleri vardır, doğar, büyür ve ölürler. Ancak onların ömrü kendi zaman birimlerine göre 60-70 yıl olmakla birlikte, dünya zaman birimine göre bu süre bin yıla kadar çıkabilmektedir.

HZ. SÜLEYMAN VE CİNLER

Cinlerin yaratılışı türlü şekillere girmeye ve ağır işler görmeye elverişlidir. Nitekim, Hz. Süleyman, Belkıs’ın tahtını Yemen’den getirtmek isteyince İfrît adlı bir cin şöyle demiştir: “Daha sen yerinden kalkmadan ben sana onu getiririm, benim herhalde buna yetecek gücüm vardır.” [5] Süleyman (a.s) Kudüs’te, getirtilecek taht ise Yemen’de idi. Ancak daha sonra, bu tahtı, Allah’ın veli kullarından bir kul olan Asaf İbn Berhiyâ, göz açıp kapayıncaya kadar getirmiştir. Bu durumu Cenâb-ı Hak şöyle beyan eder: “Nezdinde kitaptan bir ilim bulunan kimse: ‘Ben, onu sana göz açıp kapayıncaya kadar getiririm’ dedi.” [6] Bu durum, bir maddenin “ışınlama yoluyla” başka yere nakledilebileceğini gösterir. Diğer yandan Süleyman Peygamber cinleri ağır ve güç işlerde çalıştırmıştır.[7]

CİNLER MÜSLÜMAN MI?

Hz. Peygamber Ukaz panayırına giderken Nahle’de sabah namazını kıldırmış, bir grup cin gelip Kur’an dinlemiş ve müslüman olmuştur. Bu durum Rasûlullah’a (s.a.s), Cin sûresinin ilk âyetlerinde haber verilmiştir.[8] Abdullah İbn Mes’ûd (r.a.)’un naklettiğine göre, bir gece Rasûlullah (s.a.s), aralarından kaybolmuş, şehir dışında vadilerde aranmasına rağmen bulunamamıştı. Sabah olunca Hira yönünden geldiğini gördüler. Allah Elçisi durumu şöyle açıkladı: “Bana cinlerden bir davetçi geldi. Onunla birlikte gittim. Onlara Kur’an okudum.”[9]

CİNLERDEN KORUNMA DUASI

Cinler, yaratılış özellikleri bakımından, gelişmiş imkânlara sahip olmalarına rağmen düşünce seviyeleri, şuur olarak genel anlamda insanlardan geridirler. Karakterleri insandan zayıftır. Olumsuz ve zararlı davranışlara daha fazla meyillidirler. Fakat iyileri, dindar ve faziletli olanları da vardır. Cinlerin önemli bir özelliği, mikrobun hasta beden üzerinde olumsuz etki yaptığı gibi, cinler de insanların zayıf bir yanından veya moral yönünden zayıf olduğu bir durumundan yararlanarak insana zarar vermeye çalışabilirler.[10] Ancak Allah’a güvenip dayanan ve O’nun iradesi dışında, bir varlığın başka bir varlığa zarar veremeyeceğine inanan kimseye cinlerden zarar gelmez. Nitekim Hz. Peygamber’in de, cinlerin insanı etkilemesine karşı “Âyetü’l- kürsî” ile “Felâk” ve Nâs sûrelerini okuduğu bilinmektedir.[11] Bu son iki sûreye “Muavvizeteyn (iki koruyucu sûre) denir. Bu sûrelerde insanın cin, şeytan, görünen ve görünmeyen, insana zarar vermeye yönelen ne varsa hepsine karşı Yüce Allah’a sığınması tavsiye edilmektedir.

Dipnotlar:

[1] Rahmân, 55/15.

[2] Hicr, 15/26, 27.

[3] En’âm, 6/130.

[4] ez-Zâriyât, 51/56.

[5] Neml, 27/39.

[6] Neml, 27/40.

[7] Sebe’, 34/12, 13.

[8] Cin, 72/1-3.

[9] Kurtubî, Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, Beyrut 1967, XIX, 2 vd.

[10] Ahmed Hulusi, Ruh-İnsan, 1972, y.y., s. 57-58.

[11] Bk. Buhârî, Vekâle, 10, Tıb, 39, Fezâilü’l-Kur’ân, 10, 14; Tirmizî, Tıb, 16, Deavât, 21. Ebû Dâvud, Edeb, 98.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

MELEKLER, CİNLER VE İNSANLAR NEDEN YARATILMIŞTIR?

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.