Bir Kitap İle Değişen Hayatlar

Öğrenme vasıtalarından biri olan kitaplar, insanlara düşünce biçimleri ve yeni fikirler sunma konusunda destekleyici birer rol üstlenirler. Bu sayede insanlar başkalarından etkilenerek yeni kararlar almaya başlarken, aynı zamanda elde ettiği tecrübeleri başkalarına taşımaya devam ederler. Bu örneğe benzer bir kitap ile değişen hayatlara örnekler...

İnsan, hayatı boyunca öğrenmeye açık bir varlıktır. Önemli olan insanın öğrenmeyi istemesi, kendini geliştirmeye talip olması ve buna inanmasıdır.

ÖĞRETİR, DÜŞÜNDÜRÜR VE YÖNLENDİRİR

Öğrenme vasıtalarından biri olan kitaplar, insanlara düşünce biçimleri ve yeni fikirler sunma konusunda destekleyici birer rol üstlenirler. Bu sayede insanlar başkalarından etkilenerek yeni kararlar almaya başlarken, aynı zamanda elde ettiği tecrübeleri başkalarına taşımaya devam ederler. Bu yüzden muhtevası güzel ve faydalı kitaplar, insana maddi ve manevi açıdan paha biçilemeyecek zenginlik kazandırır. İnsanın ufkunu derinleştirir. Bakış açısını genişletir. Ruhunu olgunlaştırır. Bazen de, aradığı huzura kavuşması için insana destek olur.

İnsanın ruhen ve fikren beslenmesinde, hayatının şekillenmesinde, müspet ya da menfi istikamete yönlenmesinde önemli bir rol üstlenen kitaplar,  Hüdayi Gönüllülerinin 28 yıllık yurt dışı hizmetlerinde önemli bir yere sahiptir. Hüdayi Gönüllüleri tarafından birçok dilde yayınlanan yüzlerce farklı kitap ve dergi milyonlarca insana ulaştırılmıştır ki bu eserlerin neredeyse tamamına www.islamicpublishing.org sitesinden PDF formatında ücretsiz olarak erişim imkânı bulunmaktadır. 

Biz, en küçüğünden en hacimlisine kadar kaleme alınıp dünyanın birçok yerine ulaştırılan her bir çalışmanın “istikbale yazılmış alıcısı meçhul mektuplar” olduğuna inanırız. Nitekim bu mektuplar sayesinde ihtida etmiş (Müslüman olmuş) veya tövbe ve istiğfar ederek yeniden İslam’ı yaşamaya başlamış yüzlerce insanın mektup ve mailleri ulaşmaya devam etmektedir. Bu kitap ve dergiler, belki şimdi daha doğmamış bir çocuğun ileride hidayetine vesile olabilecektir. Son misal, bu kitaplar sayesinde hidayetle şereflenen iki Filipinli kardeşimizin hikâyesidir, sizlerle paylaşmak istiyorum.

FİLİPİNLERDE DEĞİŞEN İKİ HAYAT

Mehmet Rıza Derindağ isminde Filipin’lerde hizmet eden bir kardeşimiz, Erkam Yayınevi’nin bastığı İngilizce kitaplardan yüklü bir miktarı Filipinlere götürmüştü. Kitapların değişik kurum ve şahıslara dağıtımını yapan Mehmet Bey, 10 Mayıs 2018’de, bu kitaplardan bir kısmını Filipinler, Lumbia Cezaevine ulaştırdığını, mahkûmların kitaplara büyük bir ilgi gösterdiğini, bu kitaplar sayesinde bazılarının hidayete kavuştuğunu, bazı Müslüman mahkûmların ise, tekrar namaz kılmaya başladığını anlatıyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:

“Müslüman mahkûmlar, hapishane idaresine müracaat ederek Cuma Namazı yeri istediler. Hapishane müdürünün tahsis ettiği bir yerde namaz kılmaya başladılar. Aynı yerde günlük okuma saatleri koyarak bir ders programı yaptılar ve kitaplardan okumaya başladılar. 4 ayda hapishanede 14 kişi Müslüman oldu. Onlardan birisi de Vilademir’di. Radyo spikerliği yapan Vilademir, Müslümanlardan uzak duruyor ve hepsini terörist sandığından onlara yaklaşmıyordu. Fakat gelen kitapları okuyan Müslümanlardaki değişikliği görmüş ve özellikle Müslüman olunca Mahmut Sami ismini alan Garry’den çok etkilenmişti. Önce bir iki derse katılan Vilademir’den, sesinin tokluğu, okumasının güzelliğinden dolayı mahkûmlar, kendileri için “Muhammed Mustafa 1” isimli kitabı sesli okuyup okuyamayacağını sorarlar.

Vilademir bu teklife çok sevinir. Koyu bir Katolik olan Vilademir eline aldığı Siyer kitabını ders olarak okumaya başlar. Güzel okumasından etkilenen bir başka Filipinli Müslüman olur ve Hamza ismini alır. Sonra da Vilademir’e teşekkür eder. Nihayet kitabın, Peygamber Efendimizin çocukluk yılları ve gençlik yıllarını anlatan kısımları biter ve sıra Nübüvvetin verildiği, ilk emrin nazil olduğu bölüme gelir. Vilademir bu bölümde tam;

“Mübârek Ramazan ayının 17. günüydü. Resûl-i Ekrem Efendimiz Hirâ Mağarası’ndaydı. Cebrâîl (a.s.) geldi ve Hazret-i Peygamber (s.a.v.)’e:

–Oku!” dedi. Peygamber Efendimiz: 

–Ben okuma bilmem!karşılığını verdi …” paragrafını okumaya başlıyor.

Ancak bu paragraftaki “–Oku!”  kelimesini söyledikten sonra sanki dili tutuluyor ve ondan başka bir kelime okuyamıyor. Sonra tekrar deniyor. Ama olmuyor. Vilademir okuyamıyor artık… Oku diyor, ama ondan sonrasını okuyamıyor…

Kitap o hali öyle tasvir ediyor ki, sanki siz de Hira’dasınız. Vilademir ağlamaya başlıyor ve “Ben de Müslüman olmak istiyorum” diyor. Kitabı okumaya başladıktan kısa bir süre sonra hapishanede şehadet getirerek Müslüman oluyor ve bir kaç hafta sonra da hiç ummadığı halde tahliye oluyor. Bunu da Allah’ın Müslüman olduğu için kendisine bir ihsanı olarak görüyor.

Vilademir yani yeni adıyla Said Emir bundan sonra, toplumun gözünde bir suçlu olarak addedilse de tebliğ ve temsil görevini hakkıyla yapmaya ve çevresine örnek olmaya çalışacaktır. Güzel bir Müslüman olmaya gayret eder. Fakat gelin görün ki mum dibine ışık vermez misali, genç hanımına İslamiyetten her bahsettiğinde hanımı ona “Bir uyuşturucudan içeri girdin, başka bir uyuşturucu olan İslam ile dışarı çıktın” diye çıkışmaktadır. Yapacak çok bir şey kalmamıştır. Ne kadar anlatsa da hanımı oralı olmaz. Derken kendi kendine tefekkür eder ve “Ben nasıl Müslüman oldum? O kadar suçlu arasında İslamiyet’i bana tanıtan aslında bu ‘Muhammed Mustafa’  kitabı olmuştu” der. Bu düşünce ve duayla kitabı hanımının eline verir. Bir kaç gün sonra hanımı “Hatice ne büyük bir hanımmış, Muhammed doğru sözlü olmasa ona ilk iman eden hanımı olur muydu, en büyük desteği hanımından görür müydü ?” der ve o da Müslüman olur... Elhamdülillah.”

Her iki kardeşimizin hidayetini tebrik ediyor, Cenab-ı Hak’dan hidayetlerini daim kılmasını niyaz ediyoruz. Ayrıca Allah teala Hazretleri, kitabın müellifi Osman Nuri Topbaş Hocaefendi ve muhibbanından sonsuz razı olsun, bu eserleri basan, dünyanın en ücra yerlerine ulaştıran, bu hizmete vesile olan herkesi Firdevs cennetlerinde ebedi saadetlerine nail eylesin… Âmin.

Kaynak: Alican Tatlı, Altınoluk Dergisi Mart-2020, Sayı: 409

 

İslam ve İhsan

"HİDAYETLERE VESİLE OLMAK" İÇİN KLAVUZ BİR ESER

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.