Bir Erkekle Kadının Sanal Âlemde Görüşmesinin Ölçü ve Sınırı Nedir?

Sanal alemde bayanların mahremi olmayan baylarla görüşme ve yazışmaları hakkında fıkhi hüküm nedir? Yazışma yapabilirler mi? Bunun sınırı nedir?

Bir bayanın iş, meslek ve öğrencilik gibi günlük mutat gereklerin dışında yabancı bir erkekle, ancak normal evlilik amaçlı görüşmesi söz konusu olabilir. Böyle bir durumda erkeğin evlenmek istediği kızı bizzat görmesi caiz olur. Bu takdirde onların umuma açık yerlerde birbirleriyle görüşüp konuşmaları, telefon, internet vb iletişim araçları vasıtasıyla görüşmeleri caiz olur.

Birbirini hiç tanımayan bir erkekle kadının bir şey sorma, bilgi alma, bilgi yarışmasına katılma, fetva isteme, alışveriş yapma ve benzeri mutat şeyler için telefon veya internet görüşmesi yapmasında bir sakınca bulunmaz. Ancak günümüzde çetleşme denilen yolla, sırf yarenlik etmek, hoşça vakit geçirmek, hatta kendine bir eş bulmak amacıyla yapılan, özellikle görüntülü internet görüşmeleri çoğu zaman taraflara zarar vermekte, ahlâkî aşınmalara yol açmaktadır. Evli olan bir erkek veya bayanın zaten böyle bir görüşme yapması, kısa sürede ailevi sarsıntı geçirmesine ve boşanmaya kadar giden anlamazlıklara yol açar. Bunun yuva yıkan büyük bir fitne olduğunda şüphe bulunmaz.

ERKEK VE KIZIN KONUŞMASI CAİZ MİDİR?

Evli olmayan erkek ve kızların görüşmeleri ise yarenlik yapmak ve hoşça vakit geçirmek içinse, ahlâkî aşınmaya, belki çirkin tekliflerin yapılmasına yol açacağı için kerâhetten hâli olamaz. Böyle bir çetleşme iyi niyetle, eş bulmak için yapılsa bile, bu da aldanmalara, hatta aile facialarına yol açmaktadır. Çünkü iyi bir evlilik yapacağından emin olan bir erkek veya kadın zaten bu yola gitmez. Uzun süre internette görüşüp, aylar veya yıllar sonra yüzyüze geldiklerinde sükût-ı hayale uğrayan ve aile dramları yaşayan gençleri zaman zaman medyadan izliyoruz. Bu yolla sözleştiği erkeğe gidip, birkaç gün sonra ana evine gönderildiği için cinayet işlemek zorunda kalan bayan, yine kendisini genç olarak tanıttığı için gelip de, çok yaşlı bir bayanla karşılaşınca, yolculuk için yaptığı masrafları bayandan isteyen, vermeyince de bıçaklayan bir erkek, yine üst düzey bir yöneticinin, başka kentte, kendini çök güzel gösteren bir bayanla uzun çetleşmenin ardından, bayanın ani hastalığını öne sürerek tedavi için yüklü bir parayı dolandıran ve bu yüzden mahkemelik olan bayan, bu konuda sadece birkaç örnektir.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

SOSYAL MEDYADA MAHREMİYET NEDEN ÖNEMLİ?

Sosyal Medyada Mahremiyet Neden Önemli?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.