
Bakara Suresi 48. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Bakara Suresi 48. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 48. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Bakara Suresi 48. Ayetinin Arapçası:
وَاتَّقُوا يَوْمًا لَا تَجْز۪ي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْـًٔا وَلَا يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلَا يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ
Bakara Suresi 48. Ayetinin Meali (Anlamı):
Hem öyle bir günden sakının ki, o gün kimse kimsenin yerine bir şey ödeyemez, kimseden bir şefaat kabul edilmez, kimseden bir kurtuluş bedeli alınmaz ve hiç kimseye yardım da edilmez.
Bakara Suresi 48. Ayetinin Tefsiri:
Bahsedilen
gün, son derece korkunç, şiddetli ve dehşetli kıyâmet günüdür. Burada,
insanların o günde içine düşecekleri perişanlık, acizlik ve çaresizlikten bir
tablo sunulmaktadır. O gün, hiç kimsenin kimseye zerre kadar fayda
sağlayamayacağı bir gündür. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Rasûlüm! Hesap ve ceza gününün ne olduğunu sen bilir misin? Sonra
bilir misin sen, nedir o hesap ve ceza günü? O, kimsenin kimseye faydası
olmayacağı bir gündür. O gün bütün emir, hüküm ve yetki yalnız Allah’ındır! ” (İnfitâr
82/17-19)
“Şefaat”,
“günahkâr bir mü’minin affedilmesi veya daha yüksek derecelere yükselmesi için
mânevî mertebesi yüksek olan birinin ona dua etmesi ve dilekte bulunması” mânasına
gelir. Bir kısım âyet-i kerîmeler ve hadis-i şerifler kıyâmet günü Allah’ın
izniyle günahkâr mü’minler için şefaatin geçerli olduğunu haber vermektedir.
(bk. Bakara 2/255; Tâhâ 20/109) İlgili âyetlerin tefsirinde bu hususa temas
edilecektir. Dolayısıyla burada şefaatin kabul olunmaması, özellikle kâfirler
hakkında olup âyetin hitâbı onlara mahsustur. (Kurtubî, el-Câmi‘, I,
379; Elmalılı, Hak Dini, I, 345)
Âyetin
nüzul sebebi şöyledir: İsrâiloğulları: “Bizler Allah’ın oğulları, dostları ve
peygamberlerinin çocuklarıyız. Bu sebeple babalarımız bize şefaatçi
olacaklardır” diyorlardı. Allah Tealâ bu âyetle, kıyamet günü onlardan fidyenin
de şefaatlerin de kabul edilmeyeceğini bildirmiştir. (Kurtubî, el-Câmi‘,
I, 381)
Âyette
özellikle “şefaat, fidye ve yardım”ın olmayacağı sözkonusu edilmiştir. Zira
bunlar, insanların dünyada çok önem verdikleri hususlardır. Zor durumda kalan
bir kimse ya şefaat veya fidye yahut da birinin yardım etmesiyle ancak kendini
kurtarma imkânı bulabilir. Bunların hiçbirinin bulunmadığı kıyamet gününde,
kâfirlerin asla kurtulma imkânı olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.
Allah
Teâlâ’nın İsrâiloğulları’na verdiği diğer nimetlere gelince:
Bakara Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Bakara Suresi 48. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR