Antisemitizmin Suç Olduğu Avrupa'da İslamofobi Bizzat Siyasetçiler Tarafından Büyütülüyor

"Müslümanlar ile ilgili korku ve nefret, belli çevreler tarafından toplumlara empoze edilen, sistematik olarak yaygınlaştırılıp finanse edilen bir çalışmanın ürünü. Milyarlarca dolarlık bir endüstri ile 'Müslüman öcüsü' yaratılıyor"

Türk Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı, Batı'nın Müslüman ülkelere yönelik müdahaleci politikalarının İslamofobi ile meşrulaştırıldığını belirterek, "Yüz binlerce insanın canına mal olan Irak işgalinin, İslam dünyasıyla ilgili oluşturulan korku iklimi ve 11 Eylül saldırıları sonrasındaki atmosfer sayesinde meşrulaştığını gördük." dedi.

Antisemitizm ve Müslüman karşıtlığı üzerine çalışmalar yapan Doç. Dr. Bayraklı, son akademik çalışmalarda İslamofobinin "antisemitizmin yeni formu" olarak ele alındığını ve bu iki kavramın çok fazla ortak noktasının bulunduğunu söyledi.

Irkçı çevrelerde hem Yahudilerle hem de Müslümanlarla ilgili "dünyayı ele geçirmek", "cami ve sinagoglarda gizli kapaklı işler yapmak" gibi komplo teorilerinin konuşulduğuna işaret eden Bayraklı, "Bu iki gruba karşı ayrımcı uygulamaların ve gayriinsani saldırıların meşrulaştırılmasına yönelik bir yaklaşım var. Bunlar zamanla terör saldırılarına ve hatta soykırıma kadar gidebiliyor. Tarihte bunun örneğini Yahudilere yapılan Holokost'ta ve Müslümanlara yapılan Srebrenitsa Soykırımı'nda görebiliyoruz." diye konuştu.

"Avrupa'da İslam düşmanlığı, ırkçılığın daha kabul edilebilir formu"

Avusturya'nın İslamofobi ve antisemitizmin benzerliklerini gösteren önemli örnek ülkelerden olduğuna dikkati çeken Bayraklı, "1920'lerde Viyana'nın antisemitik bir lideri var. O diyor ki 'Viyana Kudüs olmayacak!' 1980'lere geldiğimizde çok kültürlülükten rahatsız olan bir aşırı sağcılar 'Viyana Chicago olmayacak!' dediğini görüyoruz. Sene 2005 olduğunda ise aşırı sağcı partinin sloganı 'Viyana İstanbul olmayacak!' idi. Görüldüğü üzere nefretin ve ırkçılığın objesi değişse de kendisi aynı kalıyor." ifadesini kullandı.

Bayraklı, hem İslamofobinin hem de antisemitizmin "ırkçılık türü" olarak tanımlanabileceğini dile getirerek, "Müslümanlık bir ırk değil ama Müslümanlar kültürel farklılıklar temelli ırkçılığa maruz kalıyor. Bu anlamda akademik çevreler Müslümanların maruz kaldığı nefreti 'kültürel ırkçılık' olarak tanımlamaya başladı." şeklinde konuştu.

Yahudi Soykırımı'nın Avrupa toplumları üzerinde de büyük travma oluşturduğunu, antisemitik söylem ve yaklaşımların artık olması gerektiği gibi hukuki çerçevesinin bulunduğunu belirten Bayraklı, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bugün Avrupa'da antisemitik söylemleri dile getirmenin olması gerektiği gibi çok ciddi cezaları var ama Müslümanlar yeni zayıflar ve deyim yerindeyse 'kolay lokma' oldukları için ırkçı çevreler nefretlerini onlara yöneltmiş durumda. Bugün maalesef Avrupa'da 'İslam düşmanlığı' ırkçılığın daha kabul edilebilir formu olarak karşımıza çıkıyor. Müslüman nefreti devletler ve siyasetçiler eliyle legalleştirilip, yaygınlaştırılıyor. Burka yasağı, burkini yasağı, sünnet yasağı ve toplantılarda karşı cinsle tokalaşma zorunluğu gibi dayatmalar yapılıyor."

Milyar dolarlık endüstri olarak İslamofobi

Soğuk Savaş sonrası komünizmin çökmesiyle Batı'da bazı çevrelerin yeni düşman olarak İslam dünyasını tayin ettiğini ve İslamofobinin yaygınlaştığını söyleyen Bayraklı, "Medya eliyle ve Hollywood filmleriyle İslam düşmanlığının toplumlara zerk edildiğine şahit olduk. Bunun üzerine bir de terör dalgası eklenince İslam'ın şiddetle ve terörle özdeşleştirilip, Müslümanların bir güvenlik sorunu haline getirildiğini gördük." diye konuştu.

Bayraklı, İslamofobinin doğal süreçle yükselişe geçmediğinin altını çizerek, "Müslümanlar ile ilgili korku ve nefret, belli çevreler tarafından toplumlara empoze edilen, sistematik olarak yaygınlaştırılıp finanse edilen bir çalışmanın ürünü. Milyarlarca dolarlık bir endüstri ile 'Müslüman öcüsü' yaratılıyor." dedi.

Batı'da Müslüman karşıtlığıyla yolsuzluklar gizleniyor

Bayraklı, Batı'da İslamofobinin yaygınlaştırılmasıyla ilgili şunları söyledi:

"Her şeyden önce Batı'daki Müslümanlara yönelik ayrımcı politikalar ve göçmenleri asimile etme çalışmalarına bir zemin bulunuyor. Batı'nın Müslüman ülkelere yönelik müdahaleci politikaları da meşrulaştırılıyor. Irak'ın işgali bunun tipik örneği. Yüz binlerce insanın canına mal olan bu sürecin, İslam ve Müslümanlarl ilgili oluşturulan korku iklimi ve 11 Eylül sonrasındaki atmosfer neticesinde meşrulaştığını gördük."

İslamofobinin, dış politikadaki müdahaleci tutumu meşrulaştırmak için kullanılmasının yanı sıra Avrupa ülkelerinde yapılan yolsuzlukları gizlemek için de kullanıldığını kaydeden Bayraklı, bu duruma eski Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz'u örnek gösterdi. Bayraklı, "Kurz, Hristiyan Demokrat Partiden gelmiş olmasına rağmen, Müslümanları günah keçisi ilan ederek ciddi oy konsodilasyonu sağladı. Kurz Müslümanları kitlelerin önüne atarken arka planda çok ciddi yolsuzluk ilişkileri ağı ördü. Neticesinde de büyük bir skandalla istifa etmek zorunda kaldı." diye konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.