Âl-i İmrân Suresi 53. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Âl-i İmrân Suresi 53. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrân Suresi 53. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Âl-i İmrân Suresi 53. Ayetinin Arapçası:

رَبَّنَٓا اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِد۪ينَ

Âl-i İmrân Suresi 53. Ayetinin Meali (Anlamı):

Sözlerine şöyle devam ettiler: “Rabbimiz! İndirdiğin kitaba inandık ve gönderdiğin peygambere uyduk. Artık bizi gerçeğe şâhitlik edenlerle birlikte yaz.”

Âl-i İmrân Suresi 53. Ayetinin Tefsiri:

Hz. İsa İsrâiloğullarını tevhid akidesine ve bir olan Allah’a kulluğa davet etti. Bunun üzerine onlardan pek azı müstesnâ, çoğunluğu iman etmedi. Üstelik bu münkirler, küfürlerini, kötü niyetlerini hatta Hz. İsa’yı öldürme planlarını açıktan hissettirmeye başladılar. Durumun ciddiyetini gören Hz. İsa, düşmanlarının sû-i kasdına karşı kendisine yardım edecek kimseler bulmaya karar verdi. Etrafındakilere “Allah’a davet yolunda benim yardımcılarım kim olacak?” (Âl-i İmrân 3/52) dedi. Öncelikle bu yolda kendine yardımcı olacakların, Allah’a iman etmiş, müslüman olmuş, nefsini Allah’a teslim etmiş ve Allah rızâsından başka bir şey düşünmeyerek yardım yapacak kişiler olması gerektiğini bildirmiştir.

Hz. İsa’nın bu çağrısına havârîler[1] icâbet ederek, kendilerinin “Allah’ın yardımcıları” olduklarını, Allah rızâsı için ona yardım edeceklerini söylediler. Çünkü peygambere yardım Allah’a yardım ve peygambere dostluk Allah’a dostluk demekti. Onlar aynı zamanda “Biz Allah’a inandık. Şâhit ol ki biz müslümanız” demekle, Hz. İsa’nın sadece Allah’ın kulu ve peygamberi olduğuna, Yüce Allah’ın ise gerçek mânada inanılıp teslim olunacak müteâl bir varlık olduğuna, dolayısıyla Îsâ (a.s.)’a herhangi bir ulûhiyetin izafesinin asla mümkün olmadığına bir işarette bulunmuşlardır.

Havârîler, yardım konusundaki niyet ve düşüncelerini Hz. İsa’ya arzettikten sonra, bu kez Yüce Allah’a yönelerek gönüllerini O’na açmışlar, indirdiği kitaba inandıklarını ve gönderdiği peygambere tabi olduklarını ikrar etmişlerdir. Kendilerini, birliğine şâhitlik eden melekler, peygamberler, ilim sahipleri ve hususiyle âhirette bütün ümmetlere şâhit olacak olan Hz. Muhammed (s.a.s.) ve ümmetiyle beraber kılmasını istemişlerdir. Bununla birlikte:



[1] اَلْحَوَارِيُّ (Havârî) kelimesi Arap dilinde “beyaz, beyazlık, seçilmiş, kusursuz, hâlis, kendisini bir davaya adamış, candan dost ve yardımcı” gibi mânalar taşımaktadır. Terim olarak ise Hz. İsâ tarafından seçilmiş, dini tebliğ ve halkı irşad vazifesinde ona yardımcı olmayı gönüllü olarak tercih etmiş on iki ki­şilik grubu ifade eder. (bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, III, 390-391) Hatta bir görüşe göre, Hz. İsa ile havârîler arasındaki bu yardım anlaşması sebebiyle hıristiyanlara “yardımcılar” mânasında “Nasârâ” denilmiştir.

 

Âl-i İmrân Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Âl-i İmrân Suresi 53. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.