Akabe Biatlarının Yapıldığı Yer

Akabe nedir, neresidir? Medine İslam devletinin temelinin atıldığı “Akabe biatları” nerede yapılmıştır?

Akabe, sözlükte “sarp yokuş, geçilmesi zor dağ yolu, tehlikeli geçit” anlamlarına gelir. Hz. Peygamber’in 621-622 M. yıllarında Medine’den ilk Müslüman olanlarla görüştüğü yerin adıdır. Mekke’ye üç km. kadar uzaklıkta Mina ile Mekke arasında bir yerdir. Hz. Peygamber hac mevsiminde Mekke’ye gelenlere İslâm’ı tebliğ etmeye çalışıyordu. Peygamberliğin onbirinci yılında 6 Medineli Müslüman oldu. Ertesi yıl, 1. Akabe beyatı denilen görüşmede bu sayı 12’ye çıktı. Bunlar Hz. Peygamber’e; kendisini her şart altında destekleyip itâat edeceklerine, ona hiçbir hayırlı işte karşı çıkmayacaklarına, Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeyeceklerine, Allah’a ortak koşmayacaklarına, hırsızlık ve zina yapmayacaklarına, çocuklarını öldürmeyeceklerine, iftira etmeyeceklerine dair söz verdiler.[1] Medine’ye dönerken Mus’ab İbn Umeyr’i de İslâm’ı öğretmek üzere yanlarında götürdüler. Bir yıl içinde Evs ve Hazrec arasında İslâm yayıldı.

Allah’ın Elçisi, 622 M. yılında yine hac mevsiminde ikisi kadın 75 kişi ile Akabe’de gizlice buluştu. Medineliler onu, kendi şehirlerine çağırıyorlardı. Bu 2. Akabe bey’atı idi. Hz. Peygamber’le birlikte gelen amcası Abbas, Medinelilere; Hz. Muhammed aralarına katılırsa onu koruyup korumayacaklarını sordu. Aksi halde bu işe girmemelerini istedi. Medineliler antlaşmaya hazır olduklarını söyleyince, Allah’ın Resûlü Kur’an-ı Kerîm’den bazı âyetler okuduktan sonra şöyle buyurdu: “Kadınlarınızı ve çocuklarınızı nasıl koruyorsanız, beni de öylece korumak üzere size elimi veriyorum.” Bey’at devam ederken, Abdullah İbn Revâha, “Ey Allah’ın Elçisi! Rabb’in ve kendin için şartların nedir” dedi.

Buyurdu ki: “Rabb’im için şartım; ona ibadet etmeniz ve ortak koşmamanızdır. Kendim için şartım; canlarınızı ve mallarınızı savunduğunuz gibi beni de savunmanızdır.” Yine sordular, “Böyle yaparsak bize ne var?” “Cennet.” Bunun üzerine: “Ne kârlı alış-veriş! Bundan ne döneriz, ne de dönülmesini isteriz” dediler. Aşağıdaki âyet bunlar hakkında inmiştir.

“Şüphesiz ki Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını Cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar; öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah’ın Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da verdiği gerçek bir sözdür. Allah’tan daha çok, sözünü yerine getiren kim vardır? O halde O’nunla yaptığınız bu alış-verişinizden ötürü sevinin ! Gerçekten bu en büyük başarıdır.” [2]

Bey’attan sonra Resûlullah (s.a.s) Evs kabilesinden 3, Hazrec’ten 9 kişi olmak üzere 12 nakîb (birlik başkanı) seçti ve Es’ad İbn Zürâre’yi de nakîbü’n-nükebâ (nakîblerin başkanı) yaptı. Bunlardan her biri bir kabilenin reisi idiler. Böylece Medine site devletinin temeli atılmış oluyordu.

Dipnotlar:

[1] İbn Hışam, Sîre, II, 70.; İbn Sa’d, Tabakât, I, 217 vd; Ahmet Ağırakça, “Akabe Bey’atları”, Şamil İslâm Ansiklopedisi. [2] Tevbe, 9/111.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

AKABE BİATI NEDİR?

Akabe Biatı Nedir?

PEYGAMBERİMİZE AKABE’DE İLK BİAT EDEN SAHABİ

Peygamberimize Akabe’de İlk Biat Eden Sahabi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.