Adak Hükmü Ne Zaman Sabit Olur?

Adak herhangi bir zaman ve şarta bağlanmazsa ne olur? Adak hükmü ne zaman sabit olur?

Adak, herhangi bir zamana veya şarta bağlanmamışsa yani mutlak adaksa adanır adanmaz borç olur ve hemen yerine getirilmesi müstehab olur.

Eğer adak mukayyed ise yani herhangi bir şarta bağlanmış ise mesela, “Eğer Allah hastama şifa verirse, bir ay oruç tutmak adağım olsun” demiş ise hastası iyi olunca bir ay oruç tutması vacib olur.

Şart gerçekleşmeden, örnekte olduğu gibi hasta iyi olmadan önce oruç tutarsa bu geçersizdir, nafile olur. Hasta iyi olduktan sonra iade edilmesi gerekir. Bu, adağın gerçekleşmesi istenen bir şarta bağlanması hâlinde böyledir.

Adak, gerçekleşmesi istenmeyen bir şarta bağlanmış ise, “yalan söylersem 15 gün oruç tutmak borcum olsun” gibi, şart gerçekleştiği takdirde, serbesttir, dilerse adanan şeyi yerine getirir, yani 15 gün oruç tutar, dilerse yemin keffareti verir.

Eğer adak herhangi bir yer ile kayıtlı ise “Falan yerde iki rekât namaz kılmak” veya “falan yerdeki fakirlere sadaka vermek adağım olsun” gibi. Bu adağın o yerde yerine getirilmesi gerekmez, herhangi bir yerde iki rekât namaz kılmak veya herhangi bir yerdeki fakirlere sadaka vermekle adak yerine gelmiş olur.

Bunun gibi Mescid-i Haram’da iki rekât namaz kılmayı adayan kimse bu namazı başka bir yerde kılmakla adak yerine gelmiş olur.

Eğer adak, yerine getirilmesi gelecek bir zamana bağlanmış ise “Recep ayında oruç tutmak adağım olsun” gibi. Bu adağın zamanı, adağın yapıldığı zamandır. Bu itibarla daha önce de yerine getirilebilir.

Eğer adağın vakti belirsiz olur ve adayanın da bir niyeti olmazsa, “Bir ay oruç tutmak adağım olsun” gibi. Âlimlerin çoğunluğuna göre zamana bağlı olmayan mutlak adakta olduğu gibi bu adağı adayan kimse istediği zaman yerine getirebilir. Ancak yerine getirmeden ölürse günahkâr olur.

Eğer adak vakti belirli olursa, “Yarın oruç tutmak adağım olsun” gibi. Herhangi bir özür yoksa geciktirmeden adağın vaktinde yerine getirilmesi vacib olur.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

ADAK NEDİR?

Adak Nedir?

BİR ŞEYİN ADAK OLMASI GEREKEN ŞARTLAR NELERDİR?

Bir Şeyin Adak Olması Gereken Şartlar Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.