Abdest ve Teyemmüm ile İlgili Hadisler

Abdest ve teyemmüm ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v.) abdest ve teyemmüm ile ilgili hadis-i şerifleri...

Peygamber (s.a.v.) Efendimizin abdest ve teyemmüm konuları hakkındaki bazı hadisleri...

ABDEST VE TEYEMMÜM HAKKINDA HADİSLER

Câbir b. Abdullah’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Cennetin anahtarı namaz, namazın anahtarı ise abdesttir.” (Tirmizî, Tahâret, 1; İbn Hanbel, III, 341)

***

Humrân’dan (r.a.) nakledildiğine göre, Hz. Osman (r.a.) abdest aldığında dedi ki:

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) şöyle dediğini işittim: “Bir kimse abdest alır ve güzelce abdest almaya özen gösterir, ardından da namaz kılarsa, bu abdestle namaz arasında işlediği (günahlar) o namazı kılıncaya kadar mutlaka bağışlanır.” (Buhârî, Vudû’, 24; Müslim, Tahâret, 5)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a.) nakledildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Müslüman —veya mümin— bir kul/kişi abdest alır da yüzünü yıkarsa, gözleri ile baktığı her günah suyla —yahut suyun son damlasıyla— yüzünden çıkar gider. Ellerini yıkadığı zaman elleriyle işlediği her günah su ile —yahut suyun son damlası ile— beraber ellerinden çıkar gider. Ayaklarını yıkadığı zaman ayaklarının yürüyerek işlediği her günah su ile —yahut suyun son damlasıyla— birlikte çıkar gider. Sonunda o kul/kişi günahlarından arınmış olur.” (Müslim, Tahâret, 32; Tirmizî, Tahâret, 1)

***

Ebû Hâzim (r.a.) anlatıyor:

Ebû Hüreyre’nin arkasında idim. Namaz için abdest alıyordu. Kolunu koltuk altına kadar yıkadı. Kendisine, “Ey Ebû Hüreyre! Bu nasıl abdest?” dedim. Bana, “Ey Benî Ferrûh! Siz burada mıydınız? Sizin burada olduğunuzu bilsem böyle abdest almazdım. Lâkin ben Resûlullah’ın şöyle dediğini işittim: “Müminin ziyneti (nuru), abdest suyunun ulaştığı yere kadar varır.” (Müslim, Tahâret, 40)

***

Ammâr b. Yâsir’den (r.a.) nakledildiğine göre o, Hz. Peygamber’e (s.a.v.) teyemmümü sormuş, Peygamber (s.a.v.) de, “(Teyemmüm) eller için (bir vuruş) ve yüz için bir vuruştur” buyurmuştur. (İbn Hanbel, IV, 264; Dârimî, Tahâret, 65)

***

Ebû Zer’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Temiz toprak, on sene boyunca su bulamasa bile, Müslüman’ın abdest suyu (mesabesinde) olur.” (Nesâî, Tahâret, 203; Tirmizî, Tahâret, 92)

İslam ve İhsan

TEYEMMÜM NEDİR?

Teyemmüm Nedir?

TEYEMMÜM NASIL ALINIR?

Teyemmüm Nasıl Alınır?

TEYEMMÜM NEDİR, NASIL ALINIR?

Teyemmüm Nedir, Nasıl Alınır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.