6 Tesbih Türünün Vücuda Faydaları

Tesbihin faydaları nelerdir? Tesbihlerin insan sağlığına olan faydaları.

Tesbih çeşitleri ve tesbihlerin vücuda faydaları.

DAMLA KEHRİBAR TESBİH

En çok revaçta olan tespih damla kehribarı. Damla kehribar tespihler en çok ilaç sanayisinde kullanılıyor.

Ateş düşürücü bir özelliğe sahiptir. Eski zamanlarda başı ağrıyanlar veya guatr hastalığı olanlar bunu kolye olarak kullanırdı.

KAPLAN GÖZÜ TESBİHİ

Kaplan gözü taşından oluşan bu tespih de migren baş ağrısını azaltma özelliği olan bir taşa sahiptir.

KUKA TESBİHİ

En çok tercih edilen diğer bir tespih ise kukadır. Ham maddesi Hindistan cevizi gibi yabani bir çekirdektir. Osmanlı zamanında hekimlerin kullanmış olduğu bir tespihtir. Bu tespihin özelliği ise ilk alındığında açık bir renktedir. Kullanıldıkça koyu kahverengi haline gelir. Eldeki bakteri ve eldeki terlemeyi yok eder. Osmanlı zamanında sarayın bazı bölümlerine bu tespih olmadan kimse alınmazdı. Bu tespih tam bir stres tespihidir.

PLESENK TESBİH

Osmanlı zamanında sadrazamların kullandığı bir ağaçtır. Mısırlılar zamanında ise ölen zengin kişilerin sandukasını yaptığı bir ağaçtır. Bu tespihi avucumuzun içine alıp ovaladığımız zaman çok tatlı bir koku yayar. Belli bir zaman sonra hem kendi kokusunu yayar hem de kullanan kişinin teninin kokusunu yaymaya başlar"

ÖD AĞACI TESBİHİ

Bu tespih Peygamber Efendimizin sandukasını yaptığı bir ağaçtır. Peygamber Efendimiz bunun kokusunu çok severdi.

Öd ağacından yapılan tespih Bu tespih Peygamber Efendimizin sandukasını yaptığı bir ağaçtır. Peygamber Efendimiz bunun kokusunu çok severmiş.

KEHRİBAR TESBİH

Bunun özelliği toprağın altında milyonlarca yıl kalıp çam sakızının fosilleşmiş halidir. Eski zamanlarda belki bilirsiniz. Çamın sakızı çobanın armağanı dedikleri kehribardır.

Çobanın armağanı bir bardak süttür. Çamın sakızı da kehribar yani hediyedir. En çok kullanılan tespihlerden bir tanesidir.

Bunu sol elinizle tuttuğunuz zaman vücuttaki elektriği boşaltır. Kalbe, göze, beyne ferahlık veren bir taştır.

İslam ve İhsan

NAMAZDAN SONRA NEDEN TESBİH ÇEKERİZ?

Namazdan Sonra Neden Tesbih Çekeriz?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.