2024 Yılı Hac Protokolü Cidde’de İmzalandı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanı Dr. Tevfik er-Rabia ile 2024 yılı Hac Protokolü’nü imzaladı. Protokolde bu yıl Türkiye için hac kontenjanı 83 bin 430 olarak belirlendi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, beraberindeki heyetle birlikte 2024 Yılı Hac Organizasyonu’na ilişkin temaslarda bulunmak üzere Cidde’ye gitti.

Burada Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanı Rabia ile bir araya gelen Başkan Erbaş, yaptıkları görüşmede Türk hacı adaylarına sunulan hizmetler ile 2023 hac döneminin değerlendirmesi yapıldı.

Başkan Erbaş görüşmede, Türkiye nüfusuna göre kotanın yeniden güncellenerek artırılması ve ayrıca kontenjan artırımı talebinde bulundu.

Bakan Rabia ise, Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin çok eskilere dayandığını belirterek, Türkiye’nin 2024 hac döneminin ön hazırlıklarına erken başladığını ve bunu başarıyla sürdürdüğü için memnuniyet duyduklarını ifade etti.

Öte yandan Rabia, Suudi Arabistan’ın önümüzdeki yıllarda hacı ve umreci sayısının artırılması noktasında azami gayretlerinin olduğunu ve çalışmalara bu yıl itibariyle başladıklarını belirtti.

Değerlendirme ve görüşmelerin ardından 2024 yılı Hac Protokolü Diyanet İşleri Başkanı Erbaş ve Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanı Rabia tarafından imzalandı.

Başkan Erbaş, sosyal medya hesabından duyurdu

2024 yılı Hac Protokolü’nü sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyuran Başkan Erbaş, hac kontenjanının milletimiz için hayırlı olması dileğinde bulunarak, şu ifadelere yer verdi:

“Cidde’de Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanı Tevfik er-Rabia ile bir araya geldik. Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı ile imzaladığımız 2024 yılı Hac Protokolü kapsamında 2024 yılı haccında 83 bin 430 hacı adayımızı kutsal topraklarda ağırlayacağız İnşallah. Milletimize hayırlı, mübarek olsun.”

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.