zorluk

Fitne Zamanında En Zor İş

İnişler çıkışlar, zorluklar kolaylıklar, darlıklar bolluklar olacak. Bu kaçınılmaz. Bazan zenginlik fitne olacak, bazan fakirlik. Bazan güç-kudret fitne olacak, bazan zaaf. Bazan savaşta fitne yaşanacak bazan barışta... İstikameti korumak için çare ne? Allah’ı görüyormuş gibi yaşama disiplini.

Müslüman Zor Zamanlarda Ne Yapmalı?

Hayat, med ve cezirler içinde geçer. Zaman zaman kıtlık ve zorluklar; zaman zaman bolluk ve kolaylıklar; zaman zaman ıstırap ve hicranlar; zaman zaman da sürur ve huzur hayata hâkim olur.

Ayak Parmaklarıyla Hayata Tutunuyor

Gazze Şeridi'nin güneyinde yaşayan doğuştan kolları olmayan Abdurrahim Ebu Hışan, hayata ayak parmaklarıyla tutunmaya çalışıyor.

Annem Seherde Uyanır Kuşlar Gibi Zikrederdi

Kur’ân yolunda çektiği cefalar yeni nesillere örnek olacak, ismiyle müsemma, bu yolun yetiştirdiği kemâl ehli bir insan olan Kemaleddin Altıntaş Hocaefendi ile hayat hikayesi üzerine konuştuk.

Nebahat Ninenin Engelli Oğluyla Zor Hayatı

Erzurum'da yaşayan 72 yaşındaki Nebahat Küçük, elleri ve ayakları tutmayan 46 yaşındaki oğluyla, tuvalet ve banyosu olmayan tek odalı evde hayatını sürdürmeye çalışıyor.

Değişen Âile Yapısı İle Neleri Kaybediyoruz?

Geleneksel âilelerde amca, dede, nine, yenge gibi ikinci dereceden akrabaların da aynı hânede yaşadığı “geniş aile tipi” görülmektedir. Geniş ailede, âile düzenini sağlayan şey, âile büyüklerinin geleneklerden aldıkları güçleridir. Bu güç, genç yetişkinlerin hareket alanlarını daraltmakla beraber onlar açısından güven verici bir mâhiyet de arz etmektedir.

Savaş Onu Şaire Dönüştürdü

Suriye'de rejim güçlerinin yoğun saldırılarına maruz kalan Halep’te zor şartlar altında hayatını sürdürmeye çalışan öğretmen Ahmed Hamadan, yaşadığı acıları şiirleriyle anlatıyor.

İslâm’ın Zor Günleri

Büyük fitne günlerindeyiz. Elimizi, dilimizi Müslüman kanına bulamamaya, fitne ve kargaşaya ortak olmamaya çalışmamız lazım!.. İslam’ın fitne dönemlerini ve Peygamberimiz’in ve ashabının fitne imtihanı ile nasıl başa çıktığını bu makalede okuyabilirsiniz.

Mü'minler Nasıl Felah Buldu?

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi bu haftaki sohbetinde kulluğun ve imân nîmetinin ehemmiyetinden bahsediyor.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.