Meleklerin Katıldığı Toplantı

Allah'ın emirleri doğrultusunda meleklerin katıldığı toplantılar...

Peygamber Efendimiz buyurdu ki: Cenab-ı Hakk'ın, yeryüzünü dolaşan, "Tavvafûn" adlı melekleri vardır. Bunlar Allah’ın adının anıldığı, ilim ve zikir meclislerini dolaşırlar. Sonra da Cenab-ı Hakk'ın huzuruna çıkarlar. Rabbimiz (her şeyi bilmesine rağmen) meleklerine sorar:

-Kullarım ne yapıyorlardı?

-Ya Rabbi, Seni tesbih ediyorlardı. Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahu ekber, diyorlardı. Onlar Senin kusursuzluğunu ve noksan sıfatlardan münezzeh olduğunu düşününce, kalp ve gönülleri dolu dolu Sübhanallah”; sayısız nimetlerini onlara ikram etmene karşılıkElhamdülillah”; yarattığın varlıklar üzerindeki sanatını, azamet ve yüceliğini seyredip hayranlıkla "Allahu ek­ber" diyor ve zikrediyorlardı.

-Peki, onlar Beni gördüler mi?

-Hayır, Ya Rabbi, görmediler.

-Ya görselerdi!..

-Yani, o zaman delicesine bir iştiyakla bunla­rı söyleyeceklerdi.

-Kullarım ne istiyorlar?

-Cennetini istiyorlar.

-Onlar Benim cennetimi gördüler mi?

-Hayır, görmediler.

-Ya görselerdi!..

-Evet, görselerdi çok daha şiddetli ve arzulu bir şekilde isterlerdi.

-Onları kendilerini hangi şeyden korumamı istiyorlar?

-Cehenneminden.

-Onlar cehennemi gördüler mi?

-Hayır, görmediler.

-Ya görselerdi?

-Tabii, müthiş bir korkuyla ondan kaçar ve korunmak için çok daha fazla yalvarırlardı.

-Meleklerim, sizler de şahit olun, Ben onların hepsini affettim.

Meleklerden biri sorar:

-Ya Rabbi, onlar arasında birisi daha vardı ki, meclise başka bir iş için gelmişti; niyeti zikir değildi. Allah Teâlâ buyurur:

-Onlar bir topluluktur, onlarla oturan mahrum bırakılmaz. O da zikredenlere dâhildir.[1]

[1] Buhâri, Daavât 66; Müslim, Zikr 25

Kaynak: İslam Akaidi, Erkam Yayınları

 
 

İslam ve İhsan

MELEKLER HAKKINDA HER ŞEY

Melekler Hakkında Her Şey

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.