Peygamberimizin Ahlaki Özellikleri Nelerdir?

Güzel ahlak ne demek? Peygamberimizin ahlaki özellikleri maddeler halinde…

Ümmetine her bakımdan numûne-i imtisâl olan Allah Resûlü’nün beyan buyurduğu hayat düsturları ne kadar yüksek bir ahlâkın tezâhürüdür.

Ahlâk; huylar, beşerî davranışlar demek. İnsanın yaratılıştan gelen veya sonradan eğitimle kazandığı ruh halleri demek. Güzel ahlâk ise, mezmûm olan huy ve davranışları terbiye ile izâle ederek övülenleri kuşanmak demektir.

GÜZEL AHLAKIN ALAMETLERİ

Muhaddisler O’nun yüce ahlâkını şu şekilde tasnif etmişlerdir:

  • Açıkta ve gizlide Allah’tan korkmak.
  • Rızâ (hoşnutluk) ve gazab (kızgınlık) hâllerinde dahî adâletten ayrılmamak.
  • Zenginlikte ve fakîrlikte iktisâdı ve îtidâli elden bırakmamak.
  • Akrabâ, alâkasını kesse bile, onlarla alâkayı kesmemek.
  • Kendisini mahrum edene dahî ihsân etmek.
  • Kendisine zulmedene bile af ile muâmele etmek.
  • Sükûtunun tefekkür olması,
  • Konuşmasının zikir (Allâh’ı anmak) olması,
  • Nazarının ibret olması... (İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, XVI, 252/5838)

GÜZEL AHLAK İLE İLGİLİ HADİSLER

Allah Resûlü’nün kılıcı üzerinde şu ibâreler yazılı idi:

“Sana zulmedeni affet, seninle ilgilenmeyen akrabâna yardım et, sana kötülük yapana iyilikle mukâbele et, aleyhine de olsa doğruyu söyle.”

Hazret-i Huzeyfe’den (r.a.) rivâyet edildiğine göre Efendimiz buyuruyorlar ki:

“«İnsanlar iyilik yaparsa biz de iyilik yaparız, şâyet zulmederlerse biz de zulmederiz.» diyerek her hususta başkalarını taklid eden şahsiyetsiz kişiler olmayınız! Lâkin kendinizi, insanlar iyilik yaparsa iyilik yapmaya, (zıddına sizlere) kötülük yaparlarsa mukâbele etmemeye alıştırınız!” (Tirmizî, Birr, 63/2007)

Yine buyururlar ki:

“Kardeşinin uğradığı felâketi sevinçle karşılama! Allah onu rahmetiyle kurtarır da seni derde mübtelâ kılar.” (Tirmizî, Kıyâmet 54/2506)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Rahmet Peygamberi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN HAYATI

Peygamber Efendimiz’in Hayatı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • aynn katılıyorum. Biraz daha kısa olsa çok güzel olcak .

    Kısaca olsa daha iyi olacak

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.