Yüzlerin Kararması Nedir? Ahirette Yüzler Nasıl Kararacak? (Zümer Suresi 60. Ayet)

Zümer suresi 60. ayet ne anlatıyor? Kimleri uyarıyor? Yüzlerin kararması ne demektir? Ahirette yüzler nasıl kararacak? Dr. Adem Ergül Hoca anlatıyor...

"Sen, Allah adına yalan uyduranların kıyâmet günü yüzlerinin kapkara kesildiğini görürsün. Büyüklük taslayanlar için cehennemde yer mi yok!" (Zümer suresi 60. ayet)

"O gün Allah, gönülleri Rablerinin saygısıyla dopdolu olup O’na karşı gelmekten sakınanları üstün gayret ve başarılarından dolayı kurtuluşa erdirecek. Artık onlara hiçbir fenâlık dokunmayacak; hiçbir şeye de üzülmeyecekler." (Zümer suresi 61. ayet)

  • Ayetlerin Tefsiri:

Mahşer bir kısım yüzlerin ak, bir kısım yüzlerin siyah olacağı bir korku ve dehşet mahallidir. Kur’an’ın verdiği bilgilere göre, mü’minlerin yüzü ak, ilâhî vahyin tâlimatlarını dikkate almayıp Allah hakkında yalan söyleyen; O’na şirk koşan, evlat isnat eden, isim ve sıfatları konusunda yanlış yollara sapan kişilerin yüzü de simsiyah olacaktır. İman ve teslimiyet yüzlerde nûr olarak parıldayacak; yalan, inkâr ve günahlar da yüzlerde karalık olarak belirecektir. (bk. Âl-i İmrân 3/106-107; Kıyâmet 75/22-25; Abese 80/38-42) Cenâb-ı Hak o gün, dünyada Allah’tan korkup günahlardan sakınmak sûretiyle takvâya erişen kullarını, bu gayret ve başarıları vesilesiyle o günün her türlü kötülüklerinden kurtaracaktır. Böylece onlara hiçbir fenâlık dokunamayacak, onları üzecek hiçbir şey olmayacaktır. Onlar, Yüce Allah’ın emânı, muhafazası ve rahmeti içinde olacaklardır. Onlar dünyada Allah’ın hakkını korudukları, dinini yaşayıp muhafaza ettikleri gibi, o gün de Allah onları koruyacaktır.

(Prof. Dr. Ömer Çelik Tefsiri)

İslam ve İhsan

GURUR VE KİBİR HAKKINDA AYET VE HADİSLER

Gurur ve Kibir Hakkında Ayet ve Hadisler

İSLAM’DA GURUR VE KİBİR NEDEN YASAKTIR?

İslam’da Gurur ve Kibir Neden Yasaktır?

KİBİRDEN NASIL KURTULUNUR?

Kibirden Nasıl Kurtulunur?

KİBİR NASIL BİR ZEHİR?

Kibir Nasıl Bir Zehir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.