Yüzakı Dergisinin Ocak 2024 Sayısı Çıktı

Yüzakı dergisinin 227. sayısı çıktı. Yüzakı dergisinin Ocak 2024 sayısı “İki Oluk: Nur ve Kir” kapağıyla yayınlandı.

“İki Oluk: Nur ve Kir” başlığıyla çıkan Yüzakı dergisinin 227. sayısının sunuş yazısı şu şekilde takdim edildi.

NUR VE KİR

Necip Fazıl her şeyi hulâsa eden bir tarzda söylemekte:

Her şey akar; su, tarih, yıldız, insan ve fikir;

Oluklar çift; birinden nûr akar; birinden kir.

Bir havuz problemi gibi yaklaşabilir miyiz bu manzaraya: 

Dünyamızı kir mi dolduruyor? Hakikat tarafı var: Kanalizasyon gibi kanallar, zehirli örümceklerin ağları gibi her yanı sarmış ağlar, necâset boca ediyor... Zihinlere, gönüllere, dimağlara... 

“Kendini hak ile doldurmazsan, bâtıl gelir gözeneklerine varıncaya kadar doldurur.” 

Bu kirlenmeye karşı nûrun destekçileri olmamız zarûrî... 

Diğer taraftan, uzun ufuklu bakınca; hayır, kir bu havuzu dolduramayacak! 

“...Kâfirler istemeseler de Allah nûrunu tamamlayacaktır.” (es-Saff, 8)

Âkıbet belli. Nur kazanacak. Bütün kirler süpürülüp cehenneme atılacak. Lâkin; «Nasıl olsa nur kazanacak!» diye yan gelip yatanlar da o kirlerle beraber süpürülüp; o akrepli, yılanlı, zakkumlu gayyâ vâdilerine atılabilir!.. 

İşte bunun îkazı:

“...Îmân ettik demekle kurtulacaklarını mı zannediyorlar?” (el-Ankebût, 2)

Demek ki;

Nûrun kazanacağına inanmamız kâfî değil. İnanmayı tescil edecek sâlih ameller, fedâkârlıklar lâzım. Nur sağanağında yıkanmak; akabinde bir rahmet insanı olarak, kirleri yıkamaya, kiri bertaraf etmek için bir kova olsun su dökmeye tâlip olmak gerekiyor. 

Mevlânâ Hazretleri’nin; attarlar sokağından geçerken, güzel kokulardan çarpılarak baygın düşen bir debbağı / dericiyi anlattığı bir hikâyesi vardır. Maalesef kir akan oluklar, öyle propagandalar yapıyorlar ki; necâsetin müptelâları nûra burun kıvırıyor, miski tenkit ediyor, anbere lâf ediyor. Öyle gaflet ehline, kapağımızdan gerçeklerin temsilî bir manzarasını vererek şöyle seslendik:

İşte;

Nur ve kir...

“...İster şükredici ol, ister nankör ol!” (el-İnsân, 3)

İyi baktın mı a Seyrî ölenin çehresine,

Kirliden salya, temizden gülücükler akıyor...

diyen Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; nur tarafını, Allah’tan başkasını dinlemeyenlerin, kir tarafını ise şeytandan başkasına kulak vermeyenlerin doldurduğunu ifade etti.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Hikmet ve Sırları Okuma Sanatı» makale dizisinin, üçüncü ve sonuncusunda; «Hâdisâtı ve Âhireti Tefekkür»ü kaleme aldı. Bir ömrü, kirlerden nasıl korur, nûra nasıl büründürürüz suâlinin cevabı sadedinde... 

«Muhabbet ve Rasûlullah Efendimiz 2» makalesinde ise; Efendimiz’e vefâ ve sevgi tezâhürlerinin en güzellerinden bir deste var. Lâyıkına muhabbetin, insanı baştan ayağı nûr eylediğine şâhit her biri... 

Yazarlarımız, devam eden Gazze dramını gündemden düşürmemek için gayrete devam ediyor. Tecellîler ve tesellîleriyle... Şerde saklı hikmetleriyle... 

Bir de nûra leke sürmeye çalışanlar var. Atılan çamurları sahiplerine iade etmek de, ehl-i hakkın boyun borcu...

Değerli Okuyucularımız, ülkemizde son yıllarda değişen iktisâdî şartlar karşısında, sizlere Yüzakı Mecmûamız’ı ve hediye kitabını en uygun fiyatla ulaştırmak için elimizden geleni yapmaya gayret etmekteyiz. Ancak kâğıt ve baskı bedellerinden, posta giderlerine kadar her noktada yaşanan fiyat artışları, dergimizin yıllık abone fiyatını 900 TL’ye getirmemizi zarûrî kıldı. Bu rakamın tamamen «mâliyetine takdim» fiyatı olduğunu ve kuruluşundan bugüne müessesemizin kâr elde etmek gibi bir gayesinin hiçbir zaman olmadığını, dertleşme kabîlinden sizlere arz etmek isteriz. 

Nûrun tamamlanması için zarûrî olan neşriyat hizmetine; ayda sadece 75 TL’ye yükselen bir katkıyı, siz okuyucularımızın anlayışla karşılayacağını umuyor, duâlarınızı bekliyoruz. 

Yüzakıyla...

Dergiye ulaşmak için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.