Yüzakı Dergisinin Mayıs 2020 Sayısı Çıktı

Yüzakı dergisinin 183. sayısı çıktı. Yüzakı dergisinin Mayıs 2020 sayısı “Mahrumlar Sana Emânettir” kapağıyla yayınlandı.

“Mahrumlar Sana Emânettir” başlığıyla çıkan Yüzakı dergisinin 183. sayısı şu şekilde takdim edildi.

Bahar geldi, bir bahar neşesiyle sevinemedik.

Ramazan geldi; iftar sofraları kuramadık, teravihlerde büyük camilerimize koşup sevinemedik. Korona tedbirleri kuşattı zira hayatı.

Büyük çileler yaşamamış neslimizi, bu kısıtlamalar bile zorladı. Ardı ardına Balkan, Cihan ve Millî Mücadele harplerinde cepheden cepheye koşan dedelerimizin, 2. Cihan Harbi’nde yokluğu yaşayan büyüklerimizin yaşadığı zorlukların yüzde biri değil...

Canlarımız sıkılıyor, hattâ aile içi sıkıntılar yaşanıyor. Hâlbuki hayatı bin bir çile harmanıyla dolu olan Peygamberimizin mübârek sîmâlarından tebessüm eksik olmazdı. O’nun sevincinin sebebi ne miydi?

Allah Resûlü doyurmakla doyardı, sevindirmekle sevinirdi.

“Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96)

O hâlde biz de, sevinmek için ulvî sebepleri arayalım. Hattâ imtihanın içindeki güzelliği görelim. Mecburen israf etmediklerimizi infâk edelim. Evimizde ailemize daha fazla vakit ayırdığımıza sevinelim.

Tedbirlerimizle bir canı daha kurtardığımıza sevinelim. Havanın temizlendiğine sevinelim. Sokak hayvanlarına su ve gıdâ verelim, sevinelim. Bu Ramazan ve bu bahar nasibimize bu düştü. «Buna da şükür!» diyelim sevinelim.

Sırtımızdaki günah yükü ve kul hakkı veballeriyle, buna rağmen daha beterine uğramadığımıza şükür deyip sevinelim.

Ama mutlaka infâk ile sevinelim, paylaşarak sevinelim. Şu âyetteki kat kat karşılığı temennî edip sevinelim:

Mallarını Allah yolunda infâk edenlerin misâli; yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tohumun örneği gibidir.

Allah, dilediğine kat kat artırır.

Allah; (ihsânı) bol olandır, bilendir.” (el-Bakara, 261)

Unutmayalım:

MAHRUMLAR SANA EMÂNETTİR

Mahrumların, mazlumların, muzdariplerin, yetimlerin ve kimsesizlerin bize zimmetli olduğunu unutan bedbahtlardan olmadığımıza sevinelim.

O zaman hâdisât nasıl akarsa aksın; iç dünyamızda huzur olur, ferahlık olur, sürur olur.

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali Eşmeli; insanlığın, karşı karşıya olduğu sarp yokuşu nasıl aşa-bileceğini madde madde anlattı.

Muhterem Osman Nûri Topbaş Üstâdımız; Ramazân-ı şerîfi ve Kadir Gecesi’ni lâyıkı veçhile idrâk ettikten sonra, kazandıklarımızı kaybetmememiz ve istikametle muhafaza etmemizin ehemmiyetini kaleme aldı, «İslâm’da İstikamet» başlıklı makalelerinde.

Mevlânâ Hazretleri’nin Gönül Deryâsından devşirilen Sır ve Hikmet İncilerinde ise; «Sevindirerek Sevinmek İkrâm Ederek Doymak» başlığı altında «Cömertlik ve İhsan» anlatılmakta.

Yazarlarımız ve şairlerimiz, «Korona Tefekkürleri»yle karşınızda. Ülke, toplum ve ümmet olarak dayanışmaya davet ediyorlar. Evlerde geçen zamanı güzel değerlendirmeye çağırıyorlar. Mânevî hastalıklardan nasıl korunuruz, onu tefekkür ettiriyorlar. Gerçek bayramı, ebedî bayramı gaye edindiriyorlar.

Hekim yazarlarımız nazarî ve amelî yaklaşımlarla fikir ve tavsiyelerini serdediyorlar. Ülkelerin Korona Karne-sini ortaya döküyorlar.

Dünya çok salgın görmüş. Fakat günümüzde Cenâb-ı Hakk’ın lutfu yine de çok daha hafif şartlarda geçiriyoruz. Sevdiklerimizle görüntülü görüşebiliyor, ihtiyaçlarımızı kapımıza getirtebiliyoruz. Yine aynı imkânlarla infâk etmemizin de önünde bahane yok. Tıklayarak, imdâda koşabiliyoruz.

Ne mutlu! Sevindirerek sevinebilenlere...

Ne mutlu! En zor şartlarda da «üsve-i hasene»den en güzel örneği alarak gönül şifâsına kavuşabilenlere...

Ne mutlu! Öteler ötesinde de sevdiğiyle beraber olup sevinebilenlere...

Ayrıntılı bilgi yuzaki.com’da.

 

İslam ve İhsan

ALLAH’IN CÖMERTLİK TECELLÎSİ

Allah’ın Cömertlik Tecellîsi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.