Yüzakı Dergisinin Eylül 2021 Sayısı Çıktı

Yüzakı dergisinin 199. sayısı çıktı. Yüzakı dergisinin Eylül 2021 sayısı “Hak, Hukuk, Adalet ve Merhametle Tarihe ve Cihana Yön Verenler; Hangi Mektepten Mezun?” başlığıyla yayınlandı.

“Hak, Hukuk, Adalet ve Merhametle Tarihe ve Cihana Yön Verenler; Hangi Mektepten Mezun?” kapağıyla çıkan Yüzakı dergisinin 199. sayısı şu şekilde takdim edildi.

Hak, Hukuk, Adâlet ve Merhametle Tarihe ve Cihana Yön Verenler;

HANGİ MEKTEPTEN MEZUN?

Bir şeyin kıymeti, onu kaybetmekle yüzleşince anlaşılır.

Bir süredir eğitimi yüz yüze yapabilmek lüks hâle geldi. Her şeyi dijital, sanal hâle getirmenin daha iyi olacağını zannedenler, önce heveslendiler. Mektepler olmasa ne güzel de idare edilirdi bu işler... Fakat bu dönemde yanıldıklarını anladılar. Bilgiye kolayca erişmek başka; tâlim ve terbiye, eğitim ve öğretim bambaşka şeyler. Bir insanla göz teması bile kurmadan seyretmek; hâlâ, sadece eğlencenin ve mâlâyânînin emrinde.

Bizim medeniyetimiz yüz yüzeden de öteye, diz dize, sadırdan sadıra, gönülden gönüle bir in‘ikâs olarak anlar ve tatbik ederdi insan yetiştirme sanatını.

Bu eğitim dönemi başında, yüz yüze başlayacak. Bir buçuk senelik kopukluk telâfi edilmeye çalışılacak.

Bir de birkaç asırlık kopukluk var, maârif dünyamızda. Bu vesileyle ona da dikkat çekmek istedik. Ruh çınarımızın yaşlandığı belki doğruydu. Ancak ona yapılan yabancı aşılar tutmadı. Şimdi yeniden kendi filizlerimizle göğe doğru yükselmenin zamanı.

Bir eğitim sistemi; yetiştirdikleriyle, mezun ettikleriyle iftihar eder ve kendi hedeflerini tarif etmenin en sahici misallerini bulur.

Bunun için muhteşem mâzîmize müracaat edelim:

Hak, Hukuk, Adâlet ve Merhametle Tarihe ve Cihana Yön Verenler;

HANGİ MEKTEPTEN MEZUN?

Pullarımıza, paralarımıza resimlerini bastığımız, hamâsî şiirlerimizde bir bir adlarını andığımız yiğitlerimiz, dehâlarımız, fâtihlerimiz, hangi eğitim anlayışıyla yetişti? Nesillerimize eğitim libâsı biçecek terzilere bu kumaşı gösteriyoruz işte: Bu başarıdan istiyoruz. Bu ahlâktan. Bu özgüvenden. Bu duruştan. Bu adâletten. Bu eğitimden...

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ;  eğitim dünyasında tamir edilecek ârızalara, imar edilecek değerlere işaret etti.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, mânevî ve rûhânî eğitimin zaruretini ve bunun da yerli ve millî olmasının ehemmiyetini misallerle ortaya koydu. Kalkınmayı batıda arayanlar gibi, rûhî ferahlığı Uzak Doğu’da arayanların da beyhûde uğraştıklarını, çarenin kendi köklerimizde olduğunu tebârüz ettirdi.

Kıssalarda, eğitimde kazandırmamız gereken çok mühim bir hakikat var: Kul hakkı endişesi. Hassas bir gönül ile, hâdisattan ders çıkarabilmek ve nefsi dizginleyebilmek.

Bir Gönül Derneğimizin Kur’ân eksenindeki eğitim faaliyetleriyle alâkalı bir hasbihâl de yer aldı.

Kalemlerimiz, eğitim için tefekkür dünyasında cevelân etti.

Yüksek tahsilin bir aldatmaca ve oyalama mekânına dönmemesi; dürüst, gerçekçi ve istişâreli bir şekilde plânlanması gerektiği ifade edildi.

Hangi ilmi tahsil etmeli suâline, bir fetvâ temelinde cevap arandı.

Eğitim anlayışı, uygulamaları, zihniyet ve hedef merkezinde ele alındı.

İllâ ve illâ eğitim gayretlerinin fedâkârlık, idealizm ve gayret gerektirdiği vurgulandı.

Şairlerimiz; muallimi methetti, talebeyi şevklendirdi, anne-babaları canlandırdı, karar mevkiindekilere değerlerimizi hatırlattı.

Yüz yüze elimizden gitmesin, bilâkis sadırdan sadıra mânevî, rûhânî, yerli ve millî bir eğitim seferberliği başlasın!..

Yüzakı dergisini temin etmek için tıklayınız.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.