Yolculukta Namaz Kılmak

Yolculukta namaz kılmanın hükmü nedir? Yolculukta özür halinde iken binek üzerinde namaz nasıl kılınır? Peygamber Efendimiz (s.a.v) binek üzerinde yolculukta iken nasıl namaz kılmıştır? Özür halleri nelerdir?

Özür bulununca binek üzerinde her türlü namaz kılınabilir. Normal durumlarda ise yalnız nâfile namaz kılınabilir. Farz veya vâcip namazların binekten inerek kılınması veya bineği durdurup üzerinde, kıbleye doğru kılınması gerekir. Asıl olan budur.

Ancak yerin çamurlu veya karlı oluşu, yol arkadaşlarını kaybetme korkussu, binilen aracın namaz vaktinde ara vermeyeceğinin belli olması gibi özürler yüzünden, farz namazını hayvan, otomobil, otobüs, tren, uçak gibi bir aracın içinde kılmak zorunda kalan abdestli kişi, bu namazı oturduğu yerden, gücü yeten tarafa yönelerek ima ile kılar.

YOLCULUKTA NAMAZ KILMAK

Yolcunun, binek üzerinde müekked sünnet ve diğer nâfile namazları kılması mümkün ve caizdir. Ancak sabah namazının sünneti bunun dışındadır. Âmir İbn Rebîa (r.a)’ın şöyle dediği nakledilmiştir: “Rasûlullah (s.a.s)’ın bineği üzerinde nâfile namaz kılıp başı ile ima ettiğini, hangi yöne yönelirse o tarafa doğru namaz kıldığını gördüm. Fakat Hz. Peygamber farz olan namazlarda bunu yapmazdı.” (Şevkânî, age, III, 144) Hastalık veya binek üzerinde olma sebebiyle kıbleye dönemeyen kimselerin kıblesi bineğin gitmekte olduğu yöndür. Böyle bir kimse ima ile namazını kılar.

Buna göre, özür bulununca binek üzerinde her türlü namaz kılınabilir. Normal durumlarda ise yalnız nâfile namaz kılınabilir. Farz veya vâcip namazların binekten inerek kılınması veya bineği durdurup üzerinde, kıbleye doğru kılınması gerekir. Asıl olan budur.

ÖZÜR HALLERİ NELERDİR? ÖZÜR HALİNDE NAMAZ NASIL KILINIR?

Ancak, yerin çamurlu veya karlı oluşu, yol arkadaşlarını kaybetme korkussu, binilen aracın namaz vaktinde ara vermeyeceğinin belli olması gibi özürler yüzünden, farz namazını hayvan, otomobil, otobüs, tren, uçak gibi bir aracın içinde kılmak zorunda kalan abdestli kişi, bu namazı oturduğu yerden, gücü yeten tarafa yönelerek ima ile kılar.

Nâfile namazlar şehir dışında, bir özür bulunmasa da her türlü binek üzerinde istenilen yöne doğru kılınabilir. Ebû Yusuf’a göre nâfile namaz şehir içinde de kerahetsiz olarak binek üzerinde ima ile kılınabilir. İmam Muhammed’e göre ise, şehir içinde bu şekilde istenilen yöne doğru kılınmasında kerâhet vardır. Şehir dışı, yolcunun namazını iki rekât kılmaya başlayacağı yerden itibaren başlar.

Hanefîlerde iki namazın birlikte kılınması (cem’i), hac sırasında, Arafat’la Müzdelife dışında kabul edilmediği için, yağmur, çamur veya yolculuk durumlarında iki namazı birlikte kılmak söz konusu edilmemiştir. Diğer mezheplerde ise, yukarıda belirtilen özürler bulununca, namazı binek üzerinde kılmayıp, öğle ile ikindiyi veya akşamla yatsıyı, birbirinin vakti içinde, uygun gelen yer ve zamanda birleştirerek kılınması caiz görülmüştür. (bk. yukarıda “İki namazı birleştirerek kılma” konusu.)

Gemi içinde namaz kılan kimse, gücü yeterse kıbleye doğru yönelir, geminin yönü değişirse namaz kılan da yönünü kıbleye çevirir. Ancak başlangıçta araştırma ile kıble belirlendikten sonra, namazda geminin hareketlerini izleme imkânı olmazsa, namazını ilk durduğu kıble yönüne doğru tamamlar.

Günümüzde hayvanların yerini motorlu araçlar almıştır. Hayvanla ilgili hükümler her türlü binit araçlarında yolculuk yapmakta olanlar için de geçerlidir.( İbn Âbidîn, age, I, 397-406; Meydânî, Lübâb, I, 67; Şürünbülâlî, age, s. 34; İbn Kudâme, age, I, 431-452;)

Sonuç olarak müslümanların bütün namazlarda, yeryüzünün en eski ve en kutsal mabedi olan Kâ’be-i Muazzama’ya yönelmeleri, aralarındaki birliğin, nizam ve intizamın, ortak ibadet neşesinin ifadesidir.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN, İslâm İlmihali

İslam ve İhsan

YOLCULUKTA NAMAZ NASIL KILINIR?

Yolculukta Namaz Nasıl Kılınır?

YOLCULUKTA İBADET İLE İLGİLİ HADİSLER

Yolculukta İbadet ile İlgili Hadisler

PEYGAMBER EFENDİMİZİN YOLCULUKLARI VE YOLCULUK ÂDABI

Peygamber Efendimizin Yolculukları ve Yolculuk Âdabı

YOLA ÇIKARKEN OKUNACAK DUA

Yola Çıkarken Okunacak Dua

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.