Yeşile Olan Tutkusu Çorak Araziyi 23 Yılda Yeşil Kuşağa Dönüştürdü

Diyarbakır’ın Hani ilçesinde Ömer Gündoğan, köyünden 8 kilometre uzaktaki çorak olan Ambar Çayı’nın her iki tarafına 23 yılda 10 bin çam, söğüt ve dut ağacı dikmesi sonucu oluşan yeşil kuşağın gururunu yaşıyor.

Diyarbakır’ın Hani ilçesine bağlı Yayvan köyünde doğan 42 yaşındaki Ömer Gündoğan, gençlik yıllarında koyunlarını otlattığı Ambar Çayı’nın kenarına çorak olması nedeniyle ağaç dikmeye karar verdi.

İlk ağacı diktiğinden köylülerin “Kumlu kıraç yerde ağaç mı yeşerir? Yapamazsın.” sözlerine rağmen kararından vazgeçmeyen Gündoğan, Diyarbakır’ın Hevsel Bahçelerinden ve yakın çevresinden temin ettiği 10 bin dut, çam ve söğüt fidanını kendi imkanıyla bahçesinde büyütüp, bakımlarını da yaptıktan sonra çayın her iki tarafına dikti.

Bir süre sonra köyden şehir merkezine taşınan Gündoğan, ağaç sevgisini kaybetmeden haftanın belirli günlerinde düzenli olarak gittiği bölgede bir yandan yeni fidanlar dikti bir yandan da diktiği diğer ağaçların bakımlarını yaptı.

Ağaçlarını düzenli olarak haftada 2-3 kez sulamasına ve bakımlarını yapmasına rağmen toprağın kumlu ve çorak olması nedeniyle diktiği 10 bin ağaçtan yaklaşık 3 bini yeşerdi.

Gündoğan’ın 23 yıllık çabasıyla yaklaşık 8 kilometrelik yeşil bir kuşak oluşan bölge, insanların gelip konaklayabileceği, kuşların yuvalandığı, insanların yaz aylarında gölgesinde serinlediği, doğaseverlerin aileleriyle kamp yapabileceği alana dönüştü.

İLK AĞACI HEYECANLA DİKTİ

Hayallerini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşayan Gündoğan, yeşili ve doğayı çok sevdiğini, köylerinde de gelecek nesillere miras olarak yeşil bir doğa bırakmak istediğini söyledi.

Küçük yaşlarında köylerinde akarsu yatağı boyunca hiç ağaç olmadığını ve buna üzüldüğünü dile getiren Gündoğan, çocukluğundan itibaren bölgeye ağaç dikmeye karar verdiğini belirtti.

Ailesinin ve çevresinin çorak olan arazi nedeniyle kararına karşı çıktığını, bazılarının da kendisiyle dalga geçtiğini anlatan Gündoğan, şöyle konuştu:

“Bana inanmıyorlardı. Ben de ‘ağaca bakarsan yetişir.’ dedim. İlk ağacı heyecanla diktim. Çevremdekilerin dalga geçmesine rağmen ağaç dikmeye devam ettim. Yaklaşık 23 yıl oldu. Ağaçları dikmeye devam ediyorum. Ömrümün yettiği kadar ağaç dikmeye devam edeceğim. Köyden kent merkezine göç ettikten sonra da ağaçlarımı yalnız bırakmadım. Aklımda hep ağaçlarımın vardı. Nasıl ve ne durumda olduklarını merak ediyordum. Onun için sürekli suladım ve yeni fidanlar diktim. Merkezden 60 kilometre uzakta bulunan köyüme minibüsle geliyordum. 8 kilometre de taşlık yolda yürüyerek diktiğim ağaçları suladıktan sonra aynı gün içinde tekrar merkeze geri dönüyordum.”

ÇORAK ARAZİ KUŞ SESLERİNİN EKSİK OLMADIĞI ALAN OLDU

“Bu alan bana çok büyük bir mutluluk veriyor. Benim doğaya karşı aşkımın, sevgimin bir göstergesi. Sadece 3 binle yetinmeyeceğim daha çok ağaç dikeceğim. Ağaçların büyüdüğünü, yeşerdiğini görenler, bana ‘delidir’ diyen köylüler, zamanla ‘Sen nasıl bir aşkla bu ağaçları büyütün’ demeye başladılar.” diyen Gündoğan, daha önce çorak olan arazinin yeşermesiyle ailelerin çocuklarıyla piknik yaptığı, doğaseverlerin kamp yaptığı, kuş seslerinin eksik olmadığı bir alana dönüşmesinin mutluluğu ve gururunu yaşadığını aktardı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

AĞAÇ KESMEK VE AĞAÇ DİKMEK İLE İLGİLİ HADİSLER

Ağaç Kesmek ve Ağaç Dikmek İle İlgili Hadisler

İSLAM'DA AĞAÇ DİKMENİN ÖNEMİ

İslam'da Ağaç Dikmenin Önemi

KABRE AĞAÇ DİKMENİN ÖLÜYE FAYDASI VAR MIDIR?

Kabre Ağaç Dikmenin Ölüye Faydası Var mıdır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.