Yemenli Çocuklar Birçok Acıyı Bir Arada Yaşıyor

Yemen'de savaşın gölgesinde hayatları cehenneme çevrilen çocuklar, bir yandan ölüm korkusu, bir yandan açlık ve sefalet, bir yandan da hastalıklarla boğuşuyor.

Yemen'de Husilerin Eylül 2014'te başkent Sana'yı ele geçirmesinden bu yana süren ve diğer kentleri de içine alan şiddet olaylarında en ağır bedeli çocuklar ödüyor. Küçük yaşta savaşın acı yüzüyle karşılaşan çocuklar, aynı anda birden fazla acıyı yaşıyor.

HER 10 DAKİKADA BİR ÇOCUK ÖLÜYOR 

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'nin (OCHA) geçen hafta yayımladığı rapora göre, Yemen'de Mart 2015'ten Eylül 2017'ye kadar insani yardıma muhtaç çocuk sayısı 11 milyon 300 bine ulaştı.

Bu, yaklaşık 14 milyon 304 bin çocuğun bulunduğu ülkede 18 yaş altındakilerin yüzde 79'unun insani yardıma muhtaç olduğu anlamına geliyor.

Rapora göre 8 milyon 100 bin çocuk orta dereceli, 386 bin ise vahim derecede kötü beslenme sıkıntısı çekiyor. Her 10 dakika en az 1 çocuk, kötü beslenme, solunum yolu iltihabı, ishal gibi "engellenebilir sebeplerden" ötürü hayatını kaybediyor. Beş yaş altında 2 çocuktan biri, gelişim geriliği yaşıyor.

Çocuklarda kötü beslenme ve ishal nedeniyle, geçen nisan ayından bu yana görülen kolera salgınında da artış yaşanıyor. Şüpheli kolera vakalarının yüzde 26'sı 5 yaş altı, yüzde 56'sı 18 yaş altı çocuklarda görülüyor.

Bunun yanı sıra onlarca çocuk menenjit nedeniyle hayatını kaybederken, kızamık da özellikle daha geri kalmış kentlerde yayılıyor.

Ülkedeki iç savaş, çocukları sadece dolaylı olarak değil, doğrudan da etkiliyor.

Yüzlerce çocuk şiddet olayları nedeniyle hayatını kaybediyor. Yüzlercesi hukuka aykırı bir şekilde zorla silah altına alınıyor.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), eylül ayına kadar bin 700 çocuğun yaşamını yitirdiğini, 6 bin çocuğun yaralandığını, 18 yaş altı bin 600 çocuğun zorla silah altına alındığını açıklarken, rakamların bundan daha fazla olabileceğini kaydetti.

EĞİTİMDEN MAHRUM KALIYORLAR 

Savaş, özellikle Husiler ve eski cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih yanlılarının kontrolü altındaki bölgelerde eğitim hayatını da sekteye uğrattı. Ülkede 166 binden fazla öğretmen meşru hükümet ve darbeciler arasındaki çatışmalar nedeniyle maaşlarının ödenmemesi yüzünden greve gitti.

Meşru hükümet, Husileri eğitimi siyasileştirmek ve öğrenim programını bozarak, radikal fikirlerini dayatmakla suçlarken, Husiler bunu reddediyor.

Yemen'de eğitim sisteminin çökmek üzere olduğu uyarısında bulunan BM, 5 milyon çocuğun, öğretmenlerin maaşlarının ödenmemesi nedeniyle eğitim hayatından tamamen mahrum kalma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu aktardı.

Okul çağındaki 3 milyon 200 bin çocuk, eğitim desteğine ihtiyaç duyuyor. Bunlardan 1 milyon 100 bini savaşın ciddi zarara uğrattığı bölgelerde yaşıyor.

OKULLAR KIŞLALARA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR

Eğitim kurumları, savaş nedeniyle yıkılıyor ya da amacı dışında kullanılıyor. Bazıları işgal edilerek, çatışan taraflarca askeri kışlalara, karargâhlara ya da tutuklama merkezlerine dönüştürülürken, bazıları da sığınmacılar için barınaklara çevriliyor.

OCHA'nın raporuna göre savaşta 2 bin 531 devlet okulu zarar gördü, işgal edildi ya da barınağa dönüştürüldü. Bu da 1 milyon 500 bin çocuğun eğitimden mahrum kalmasına neden oldu. Tüm bu binaların yeniden imarı için ise 1,5 milyar dolar gerekiyor.

Husilerin kalesi olarak görülen Sada okulların en çok zarar gördüğü kentlerin başında geliyor. Sada'da 237, Taiz'de 233, Sana'da 227 okul savaştan zarar gördü.

Yıl başından bu yana 317 okul onarılırken, 180 okulun da tamiratı devam ediyor. 146 okul hâlâ barınak olarak kullanılırken, 23'ü de silahlı grupların elinde bulunuyor.

SIĞINMACILARIN YÜZDE 55'İ ÇOCUK

OCHA'nın raporuna göre şiddet olayları nedeniyle 27 milyon nüfuslu Yemen'de 2 milyon 900 bin kişi evlerini terk ederek başka yerlere sığınmak zorunda kaldı. Bunların yüzde 55'i çocuklardan oluşuyor.

Sığınmacı çocuklar, zor şartlar altında yaşıyor. 513 bin çocuk, okula gidemezken bir kısmı çalıştırılıyor. Sığınmacılar arasında 148 bin yetim çocuk bulunuyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.