Yedikule Hisarı Müzesi

Yedikule Hisarı ne zaman ve kim tarafından yaptırıldı? Yedikule Hisarı nerede? Kısaca Yedikule Hisarı tarihi..

Ülkeye gelen yabancı devlet misafirlerini gösterişli bir şekilde karşılamak amacıyla 390 yılında I. Teodosios tarafından şehrin surlarına “Altın Kapı” ismiyle zafer tâkı şeklinde bir kapı yaptırıldı. İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından bu kapıya üç kuleli bir sur eklenerek “Yedikule Hisarı” bugünkü hâlini aldı.

YEDİ KULE

Hisara adını veren yedi kulenin isimleri şu şekildedir: Güney Pylon Kulesi, Kuzey Pylon Kulesi, Kitabeler Kulesi, Top Kulesi, III. Ahmet Kulesi, Hazine Kulesi ve Bayrak Kulesi.

YEDİKULE HİSARI CAMİSİ

29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethedilmesinden sonra fethin ilk işaretleri hisarların içine yapılan camiler oldu. Burada muhafızlar aileleriyle birlikte konakladı. Şimdilerde ise Fatih Sultan Mehmet’in inşa ettiği cami ve mescitlerin mahzun bir şekilde bekletilmesi; yürek burkuyor. Bunlardan Yedikule Hisarı içinde bulunan Yedikule Hisarı Camisi (Fatih Camiî) zaman içinde yıkık minaresi dışında ortadan kalktı.

YEDİKULE TUTSAKLARI

Yedikule Hisarı, İstanbul’un fethinden sonra uzun bir dönem devlet hazinesinin ve kıymetli devlet arşivlerinin muhafaza edildiği bir iç kale olarak kullanıldı. Çok önemli yerli ve yabancı tutukluların hapsedildiği bir zindan olarak kullanılmasıyla asıl şöhretini kazandı. Bu zindanlarda Sultan II. Osman, Trabzon Rum İmparatoru David Kommenos ile oğulları, Kırım Hanı Mehmet Giray gibi zamanın en önemli devlet adamları tutuklu kaldı.

[caption id="attachment_139583" align="alignnone" width="650"] Yedikule Hisarı[/caption]

1958–1970 yılları arasında kapsamlı bir tamirden geçen hisar, günümüzde çeşitli kültürel faaliyetlerin yapıldığı bir alan olarak kullanılmaktadır.

YEDİKULE HİSARI ZİYARET GÜNLERİ VE SAATLERİ

Yedikule Hisarı’nı pazartesi hariç haftanın diğer günleri 09.30-16.30 saatleri arası ziyaret edebilirsiniz.

YEDİKULE ZİNDANLARI NEREDEDİR? - HARİTA

 

İslam ve İhsan

İSTANBUL’DA GEZİLECEK YERLER

İstanbul’da Gezilecek Yerler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.