Yarını Olmayan Güne Hazır mıyız?

Yarını olmayan bir günün her an gelebileceğini, hiçbir zaman hatırımızdan çıkarmayalım. Peki bizler yarını olmayan güne hazır mıyız?

Hüdâyî Hazretleri buyurur:

Mâzîye kılma teessüf,[5] yeme müstakbel[6] gamın,
Hâlini hoş gör ki ömrün hâsılı imrûzdur.[7]

“Geçmişe üzülüp gelecek endişesiyle kalbini yorma! Yaşamakta olduğun âna dikkat et ki ömrün bütün mahsulü «bugün» ile elde ettiklerinden ibârettir.”

Ömrün en kıymetli zamanı, geçmişle gelecek arasındaki şimdiki zamandır. Zira mâzîye âit dosyalar kapandı, istikbâlinse gelip gelmeyeceği, gelirse de ne gibi sürprizler getireceği meçhul…

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- biz ümmetini bu hususta uyanık olmaya davet ederek şöyle buyuruyor:

“Beş şey gelmeden önce, beş şeyi ganimet bil:

‒İhtiyarlığından önce gençliğini,

‒Hastalanmadan önce sıhhatini,

‒Fakirliğinden önce zenginliğini,

‒Meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve

‒Ölümünden önce hayatını!” (Hâkim, IV, 341/7846)

Dolayısıyla bu cihandaki varlık gâyemiz olan Hakkʼa kulluğu îfâ etmek için gün bugündür, âhiret hazırlığı için fırsat bu fırsattır. Zira hiçbirimizin yarına çıkmaya bir teminâtımız bulunmuyor. Yarın sağ mıyız, değil miyiz, meçhul! Nitekim dün hayatta olan niceleri, bugün berzah âlemindeler.

Abdullah bin Ömer -radıyallâhu anhumâ- şöyle anlatıyor:

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- beni tuttu ve:

«Dünyada tıpkı bir garip, hattâ bir yolcu gibi davran! Kendini ölülerden ve kabir ehlinden say.» buyurdu.” (Buhârî, Rikāk, 3; Tirmizî, Zühd, 25)

Tâbiîn neslinin büyük âlimlerinden Mücâhid bin Cebr -rahmetullâhi aleyh- diyor ki:

Abdullah bin Ömer -radıyallâhu anhumâ- bu hadîs-i şerîfi naklettikten sonra bana şu nasihatte bulundu:

“Ey Mücâhid! Sabaha çıkınca nefsine akşamdan söz etme! Akşam olunca da nefsine sabahtan bahsetme!

Hastalıktan önce sıhhatinden, ölmeden evvel de hayatından istifâde et! Çünkü ey Allâh’ın kulu, sen yarın ne hâlde olacağını (ölü mü, diri mi olacağını) bilmiyorsun.” (Tirmizî, Zühd, 25)

Bu bakımdan; yanlışlarımıza tevbe etmek, haksızlık ettiğimiz kimselerle helâlleşmek, hatâlarımızın telâfîsine yönelmek ve sâlih ameller işlemek için, gün bugündür.

Nitekim; “Yarın yaparım diyenler helâk oldu.” denilmiştir. Yarını olmayan bir günün her an gelebileceğini, hiçbir zaman hatırımızdan çıkarmayalım…

Hâfız-ı Şîrâzî, insanı, “birkaç damla kan, binbir endişe” olarak tarif eder. Hakîkaten insan, beden olarak et ve kemikten ibârettir. Fakat rûhen; binbir endişe yumağıdır. Geçim endişesi, sıhhat endişesi, nesil endişesi, istikbâl endişesi, bitmek-tükenmek bilmeyen hayaller, düşünceler, plânlar, emeller… Hâlbuki ecel gelip çattığında, hepsi bir anda bıçak gibi kesilecek, âdeta kaybolan gölgelere dönüşecek.

İşte geçen ay yaşadığımız ve hepimizi derin bir hüzne gark eden büyük zelzele, bize bu hakîkati bir kez daha hatırlattı. Orada genciyle yaşlısıyla nice kardeşimiz can verdi, niceleri yaralandı. Mevtâlarımıza tekrar Allahʼtan rahmet, yaralılarımıza âcil şifalar, bütün milletimize de baş sağlığı diliyoruz. Rabbimiz, vatanımıza, milletimize bütün âlem-i İslâmʼa huzur, sıhhat, selâmet ve âfiyet ihsân eylesin.

Fakat şu hakîkati aslâ hatırımızdan çıkarmamalıyız ki, her ölüm, kişinin husûsî kıyâmetidir. Nasıl ki kıyâmetle dünya son bulacaksa, ölümle de bizim dünya hayatımız nihâyete erecek, artık ona dair herhangi bir tasarrufta bulunma imkânımız kalmayacak.

Hepimizin dünden bugüne, bugünden yarınlara dair pek çok hesabımız var. Fakat ecel gelip çattığında bütün bu hesaplar bir anda sıfırlanıyor. Zira hepimiz, Cenâb-ı Hakkʼın “ol” emriyle var olan, “öl” emriyle de aslına rücû edecek olan âciz birer kuluz. Allah Teâlâ’nın bize takdir ettiği ömür mühleti dolunca, dünya ile olan bütün irtibâtımız kopacak. Artık bu cihandaki mânevî kimliğimize göre şekillenecek olan bambaşka bir âlemin seyyâhı olacağız.

Oraya îman ve sâlih amellerle gidebilen Hak âşıklarının bu yolculuğu, dünyevî bakımdan ne kadar çetin şartlar altında vukû bulmuş olursa olsun, esâsen rûhun huzur dolu bir hicreti demektir. Şair Yahya Kemâlʼin şu mısrâları, bu huzuru ne güzel aksettirmektedir:

Ölüm âsûde bahar ülkesidir bir rinde;[8]
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde,
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter…

Dolayısıyla meçhul bir zamanda karşılaşacağımız ölümü güzelleştirebilmek ve onu bir “şeb-i arûs”, yani Hakkʼa vuslat huzuruyla karşılayabilmek istiyorsak, ebedî hayata her an hazırlıklı olmaya gayret etmeliyiz. Bunun için Hakkʼa kulluk vazifelerimizi lâyıkıyla îfâ etmeli, bugünün işini yarına bırakma gafletinden titizlikle sakınmalıyız.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2023 – Mart, Sayı: 445

İslam ve İhsan

İSLAM’DA ZAMANIN ÖNEMİ

İslam’da Zamanın Önemi

ZAMAN EN KIYMETLİ HAZİNEDİR

Zaman En Kıymetli Hazinedir

ZAMAN İLE İLGİLİ HADİSLER

Zaman ile İlgili Hadisler

ÖLÜME HAZIRLANANLARIN KÂRI

Ölüme Hazırlananların Kârı

ÖMÜR SERMAYESİ TÜKENİYOR

Ömür Sermayesi Tükeniyor

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.