Yapılabilecek En Büyük Hayırlar

Bir mü’minin yapabileceği en büyük hayırlar nelerdir?

Emîrü’l-Mü’minîn Osmân bin Affân radıyallahu anh Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in Mescid-i Şerîf’ini yeniden binâ ettiği zaman insanların (itirâz kabîlinden) dedikoduları üzerine şöyle buyurdu:

“‒Siz bana îtirâz etmekte çok aşırı gittiniz. Hâlbuki ben Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in şöyle buyurduklarını işittim:

«Her kim Allah Teâlâ’nın rızâsını kastederek (büyük, küçük) bir mescid binâ ederse, Allâh Teâlâ da ona cennette onun gibi bir ev binâ eder.»” (Buhârî, Salât, 65; Müslim, Zühd, 43-44)

İtirâz edenler, Mescid’in Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, devrindeki hâl ve şekliyle binâ edilmesini, nakışlı taş ile kireç kullanılmamasını arzu ediyorlardı. Hâlbuki kerpiç duvarlar çabuk gevşiyor, hurma gövdelerinden yapılan direkler kısa zamanda çürüyor, hur­ma dallarından yapılan tavan da namaza gelenleri yağmurdan muhâfaza edemiyordu. Bu sebeple Hz. Osmân radıyallahu anh Mescid’i iyice genişletti, duvarlarını nakışlı taşlarla ve kireçle ördü, direklerini nakışlı taşlardan, tavanını da sac ağacından yaptı.

CAMİ YAPIMINA İNFAKTA BULUNMANIN SEVABI

Câmi için ayrılan bir arsa, Allah rızâsı için vakfedilmiş olur. Artık orası, üstü ve altıyla birlikte kıyamete kadar câmi hükmündedir. Bu sebeple bir câminin arsası ve binâsı için infakta bulunmak, en büyük sadaka-i câriyedir. Kıyamete kadar orada namaz kılan, Kur’ân-ı Kerîm okuyan, zikreden ve muhtelif ibadetler yapan mü’minlerin kazandığı sevapların aynısını Cenâb-ı Hak bu hayır sâhibine de lûtfeder. O hâlde yapılabilecek en büyük hayırlar, câmi, Kur’ân Kursu ve İslâmî eğitim müesseseleri yaptırmak, bunların arsalarını vermek ve onlara destek olmaktır.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Hz. Osman’dan 111 Hayat Ölçüsü, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

SADAKA AYETİ

Sadaka Ayeti

SADAKA NEDİR? SADAKA İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Sadaka Nedir? Sadaka İle İlgili Ayet ve Hadisler

ZEKAT VE SADAKA VERMENİN HİKMETLERİ

Zekat ve Sadaka Vermenin Hikmetleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.