Yağış Nedir, Nasıl Oluşur?

Yağış nedir, nasıl oluşur? Yağış türleri nelerdir? Yağışın oluşum aşamaları nelerdir? Bulutlar nasıl oluşur? Yoğunlaşma nedir? Şimşek ve yıldırım nasıl oluşur? Yağışlar ve yağışların oluşumu...

Yağış, hava kütlelerinin soğuk bir hava tabakası ile karşılaşarak, soğuk bir yerden geçerek ya da yükselerek soğuması sonucunda içerisindeki su buharının yoğunlaşarak sıvı veya katı halde yeryüzüne inmesi olayıdır.

YAĞIŞ TÜRLERİ NELERDİR?

Yağış türleri bölgelerin coğrafi ve matematik konumlarına göre çeşitlilik gösterir. Başlıca yağış türleri cephe yağışları, konveksiyonel yağışlar, Muson yağışları ve yamaç yağışları ya da orografik yağışlardır.

YAĞMURUN OLUŞUMU

Yüce Allah, yağmur yağdıran bulutları nasıl oluşturduğunu şöyle açıklar:

“Görmezmisin ki Allah bulutları (dilediği yere) sürüklüyor; sonra onları bir araya getirip üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından yağmur çıkıyor..” (Nûr, 24/43) Rûm sûresinde de şöyle buyurur:

“O, Allah’tır ki, rüzgârları gönderir de onunla bulutları sevk eder. Gökte onları dilediği gibi yayar ve parça parça eder. Nihayet onların arasından yağmurun çıktığını görürsün. O yağmuru, kullarından dilediğine nasip eder de onlar da sevinirler ve birbirlerine müjdelerler.” (Rûm, 30/48)

TABİAT KANUNLARI

Yüce Allah, bu dünya âleminde her şeyi belli bir takım sebeplere ve kurallara bağlamıştır. Her şey bu sebeplere ve kurallara göre oluşur. Biz bunlara “Tabiat Kanunları” diyoruz. Aslında bunlar, Allah’ın koyduğu “İlâhî Kanunlar”dır. Bazı insanlar sadece bu ilk sebepleri görür, bunların ötesini göremez. Sonuçta her şeyin kendiliğinden olduğunu zanneder. Sebepleri yaratanı göremez, bilemez. Bu, insan aklının, düşüncesinin sınırlı olmasındandır. Ama mü’minler, sebeplerin yaratanını görür ve bilir. Her zaman, her şeyi, Allah’ın yarattığının, yaptığının idrâki içindedirler.

BULUTLAR NASIL OLUŞUR?

İçtiğimiz tatlı sular; -ister kuyulardan, ister kaynaklardan gelsin-, yağmur ve kar sularıyla beslenir. Yağmurun bulutlardan gelebilmesi için bulutların su buharıyla yüklenmesi ve rüzgârlar tarafından taşınması gerekir. Kur’ân, bunu, bulutların aşılaması olarak tabir etmektedir.

Güneşin sıcaklığının etkisiyle devamlı olarak denizlerde buharlaşma olur. Deniz kıyısında köpüren, kabaran dalgalar kıyıya çarpıp geri çekildikçe deniz suyunun küçücük damlaları buharlaşarak havaya karışır. Buharlaşan su, küçücük tuz zerreciklerini de denizden koparıp beraberinde götürür. İşte bulutların oluşmasına temel olan ve “yoğunlaşma çekirdekleri” adı verilen küçük “katı” cisimlerin sahneye ilk çıkışları böyle başlar.

YOĞUNLAŞMA NEDİR?

Su buharının tekrar “su” haline dönüşmesine “yoğunlaşma” denir. Yoğunlaşmanın meydana gelebilmesi yani su buharının su haline dönüşmesi için yoğunlaşma çekirdeklerine gerek vardır. Yoğunlaşma çekirdekleri üzerinde yoğunlaşan su, bulut içindeki “bulut taneciklerini” oluşturur. Bir bakıma yoğunlaşma çekirdeklerine, bulutların “yapı taşları” denilmesinin bir sebebi de budur.

Yoğunlaşma çekirdeklerinin esas kaynağı okyanus ve denizlerden buharlaşma sırasında çıkan tuzlardır. Ayrıca yerden kalkan tozlar, orman yangınları sırasında açığa çıkan küçücük zerreler, volkanik patlamalar sonucunda atmosfere bırakılan parçacıklar, çöllerden toz ve kum fırtınaları sırasında havaya karışan tanecikler, hatta hava kirliliği sırasında etrafa yayılan partiküller, yoğunlaşma çekirdeklerinin kaynakları arasında yer alırlar.

YAĞIŞ NASIL OLUŞUR?

Yağış, bulut içindeki su damlacıklarının zamanla büyüyerek yer çekiminin tesiriyle toprağa doğru düşmesi sonucunda meydana gelir. Ancak yağış olayı çok basit olarak gerçekleşmez. Bunun için bir çok fizikî ve dinamik formüllerle kanunlar işlemektedir. Küçük bir inci tanesi büyüklüğünde olan yağmur damlası, kendi kendini molekülleri arasındaki kuvvetle tutar. Bu kuvvete “yüzey gerilim kuvveti” denir. Tipik bir yağmur damlasının büyüklüğü 1000 mikron (1 mm) kadardır. Böyle bir damlanın içinde, “bulut damlası” denilen ve sayıları bir milyonu bulan çok küçük damlalar bulunur.

ŞİMŞEK VE YILDIRIM NASIL OLUŞUR?

Franklin 1752’de bulutların elektrik yüklü olduğunu isbât etmiştir. Bilindiği gibi elektrikte temel kural, aynı yüklü elektriğin birbirini itmesi, ayrı tür yüklü elektriğin birbirini çekmesidir. Bu sebeple aynı elektrikle yüklü bulutlar birbirlerini iterler. Fakat buna rağmen Allah Teâlâ, onları rüzgâr vasıtasıyla birleştirir. Bu durumda bulut büyür. Yerden yukarıya yükselen artı elektrik yüklü rüzgâr, atmosferdeki elektrikle birleşince, bir elektriklenme meydana gelir. Bu hal, buharın su damlaları haline gelmesine sebep olur. Bu buhar daha sonra yağmur olarak yere düşer. Demek ki yağmurun sebebi, gökteki elektrik ve onları toplayan rüzgârlardır. Nitekim “Biz, rüzgârları aşılamayı sağlayan vasıtalar olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık. Yoksa siz onu toplayamazdınız!” (Hıcr, 15/22) âyetinde buna işaret edilmektedir.

Yağış mekânizmasının kolay ve sade değil, aksine karışık ve oldukça çok yönlü güçlükleri vardır. Uzaydan yahut yeryüzünden buz kristal çekirdekleri veya yoğunlaşma çekirdekleri üst atmosfere kadar ulaşacak, yerden yükselen hava genişleyerek yeterli nem şartları oluşacak, sonra karşılıklı ilişkilerle bulut damlaları yağmur damlası haline geçecek ve sonra toprağa tertemiz damlalar düşecektir. Yağmur damlalarının yere düşme hızları bile son derece hesaplıdır.[1]

“O, suyu gökten bir ölçüye göre indirir.” (Zuhruf, 43/11).

[1] Taşkın Tuna, g.e., s. 40-44.

Kaynak: Prof. Dr. Mehmet Bulut, Delilleriyle İslam Akaidi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

GÖKLER NASIL YARATILDI?

Gökler Nasıl Yaratıldı?

COĞRAFYA NEDİR, NEYİ İNCELER?

Coğrafya Nedir, Neyi İnceler?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.