Üsve-i hasene Ne Demek? Üsve-i hasene Ne Anlama Gelir?

Üsve-i hasene ne demek? Üsve-i hasene kelimesinin anlamı nedir? Üsve-i hasene kelimesine örnek cümleler...

Üsve-i hasene: En güzel bir örnek ve rehber şahsiyet. Hazret-i Peygamber’in nümûne-i imtisâl şahsiyeti anlamlarına gelmektedir.

ÜSVE-İ HASENE KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

“(Ey mü’minler!) And olsun ki Rasûlullâh’ta sizin için, Allâh’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allâh’ı çok zikredenler için bir «üsve-i hasene» (iktidâya şâyan en güzel bir örnek) vardır.” (el-Ahzâb, 21)

*****

geçici imtihan âleminde kurda gönül kaptırarak ebedî bir felâkete dûçâr olmamak için, Cenâb-ı Hakk’ın biz kullarına “Üsve-i Hasene” yâni en güzel bir örnek şahsiyet olarak takdîm ettiği, Server-i Âlem, Seyyidü’l-Mürselîn, Hazret-i Muhammed Mustafâ -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e aşk ve muhabbetle tâbî olmalıyız. O’nu gönül tahtımızın yegâne sultânı ve hayâtımızın rehberi kılmalıyız. Çünkü O’nu sevmek bize farz kılınmıştır.3 Hak Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’inde:

“Peygamber, mü’minler naarında kendi canlarından daha önce gelir…” (el-Ahzâb, 6) buyurmuştur. O, bize kendi canlarımızdan daha yakın ve daha ileridir.

*****

“And olsun ki, Rasûlullâh’ta sizin için; Allâh’a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allâh’ı çok zikredenler için, bir üsve-i hasene (en güzel
örnek) vardır.” (el-Ahzâb, 21) buyurup insanlığa model şahsiyet olarak takdîm ettiği bir insan hakkında, sû-i zanda bulunmak ve hattâ iftirâ etmek, ancak dînî hakîkatlerden gâfil olmanın ve câhillikten öte bir kötü niyet beslemenin alâmetidir.

*****

Güzeller Güzeli Efendimiz’in kelimelerle resmini çizmeye çalışan bu tasvirler, saâdet devrine eremeyen ve hasretle yanan gönülleri bir nebze olsun teskîn ve tesellî etmektedir. Efendimiz’i anlatan değerli rivâyetleri nakleden kimseler, bize âdeta deryâdan bir katre sunmaktadırlar. Bu katredeki ummânı görmeye çalışan mü’minler, Âlemlerin Efendisi’ne olan muhabbetlerini artırarak O’nun üsve-i hasenesinden istifâde etmeye, şemâil ve ahlâkı ile mütehallî olmaya gayret göstermişlerdir.

*****

Cenâb-ı Hak, Kurʼân-ı Kerîmʼi de bir anda veya kısa bir sürede değil, Sevgili Rasûlʼünün 23 senelik nübüvvet hayatında peyderpey inzal buyurmuştur. Her inen ahkâm âyeti, evvelâ “üsve-i hasene”, yani emsalsiz örnek şahsiyet olan Peygamber Efendimiz tarafından tatbik edilerek, ümmete canlı bir şekilde şerh ve îzah edilmiştir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.