Türkiye'deki Koronavirüs Aşı Çalışmalarında Önemli Aşamaya Gelindi

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşı çalışmalarında önemli bir aşamaya gelindiğini belirterek, gelecek yılın ilk aylarında bunun kullanılabilir hale gelmesi için gece gündüz çalıştıklarını bildirdi.

Gebze'deki TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü'nde Kovid-19 Türkiye Platformunun aşı ve ilaç çalışmalarında gelinen son durumla ilgili açıklama yapan Mandal, mart ayında başladıkları ilaç ve aşı çalışmalarını daha önce mayıs ayında kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlattı.

Mandal, mart ayında başlayan aşı çalışmalarının normalde 5 yıla yayılan bir süreci kapsadığına dikkati çekerek, bu çalışmalarda sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu günlerden bu yana tüm araştırmacıların gece gündüz çalıştığını söyledi.

Aşı çalışmalarından ikisinde önemli bir kritik aşamaya gelindiğini vurgulayan Mandal, "Bunlardan birisi için klinik aşamaya başlamak için başvurusunu yaptık. İnşallah ekim aylarında bu süreci tamamlayacağız. Belli bir miktar üretmemiz lazım aşıdan. İnsanlar üzerinde deneylerine başlayacağız. Gelecek yıl içerisinde erken aylarda bunun kullanılabilir hale gelmesi için gece gündüz çalışıyoruz. Bilim insanlarının bunu yapabilecek yetkinlikte ve istikrarda olduğunu da söylemek istiyorum." diye konuştu.

Mandal, hem aşıda hem ilaçta Türkiye olarak dünyadaki var olan teknolojilerin aynısına sahip olduklarının altını çizerek, "Aynı zamanda dünyanın kullanmadığı özgün bir aşı üzerinde çalışıyoruz. Yine ilaçta da orijinal molekülden başlayarak dünyadaki ilk ilaçlardan birisini geliştiriyoruz. Bunlar bize neyi gösteriyor? Türkiye ilaç ve aşı geliştirme konusunda örnek, takip eden değil, takip edilen bir ülke olacak, aşı ve ilacı kullanan değil, kullandıran üreten bir ülke olacak." ifadelerini kullandı.

- "8 aşı ve 10 ilaç projesi üzerinde çalışıyoruz"

Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Şaban Tekin de platform olarak 8'i aşı, 10'u da tedavi amaçlı ilaç olmak üzere 18 proje üzerinde çalıştıklarını söyledi.

Kovid-19 Türkiye Platformu koordinatörü de olan Tekin, ilaç projelerinde ilk 2 ürünlerinin çıktığını ve birinin de ruhsatlandırıldığını aktararak, Türkiye için birlikte çalıştıklarını kaydetti.

Tekin, 8 aşıdan 2'si için şu anda ilk hayvan deneyi aşamalarını bitirdiklerini anlatarak, "Başvurularımızı yaptık ve biri için Bakanlıktan çıkacak onaylar akabinde üretime geçeceğiz. Bunlar özel şartlar altında üretilecek. Aşı prototipimiz; daha sonra da faz çalışmalarında uygulanacak tasarımlarımızı hazırladık, Bakanlığa sunduk." diye konuştu.

Aşı geliştirme çalışmalarının teknik bir süreç olduğuna dikkate çeken Tekin, şöyle devam etti:

"Arkadan başka aşılar da geliyor. Bu süreçler normalde uzun süreçler ama Dünya Sağlık Örgütü pandemi gibi koşullarda aşı ve ilaç geliştirilmesinde bazı aşamaları erteleyebiliyor ve kaldırabiliyor. Dolayısıyla bu süreçte dünyadaki araştırmacıların hepsi hızlandı. Biz de bu süreçten yararlanacağız, hızlı bir şekilde aşılarımızı tamamlamaya çalışıyoruz." 

Sürecin teknik olması nedeniyle bazı aksaklıkların yaşanabileceğine işaret eden Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aşı ve ilaç geliştirirken birçok malzemede yurt dışı bağımlısıyız. En önemli sıkıntımız bu. Bunlar bize zamanında ulaşırsa biz başaracağımıza inanıyoruz. Türkiye de bize inansın. Arkadaşlarımız gece gündüz çalışıyor. Pandemide herkes evdeyken biz burada çalıştık, diğer hocalarımız kendi laboratuvarlarından çalıştılar. Biz ve birkaç laboratuvar şu anda canlı virüsle bizzat çalışıyor. Dolayısıyla her türlü riski göze aldık. İnşallah 2021 yılının başları, bahar ayları diyelim inşallah biz bunu çıkarırız. Tedbirli konuşmakta fayda var. Her şey yolunda giderse belki çok daha evvel 2020'nin sonuna da bu işler yetişebilir. Tamamen şartlara bağlı hareket ediyoruz. İlk aşı için insan deneyleri en geç ekimde başlar diye planladık. İkincisi bunun akabinde başlayabilir." 

Tekin, 8 aşıda 8 farklı teknoloji kullandıklarını dile getirerek, "Hepsi dünyayla yarışır ölçüde. Aynısı ya da benzer teknoloji onlarda da var. Hiç kimsenin düşünmediklerini düşündüğümüz modellerimiz ve uygulamalarımız var. Türkiye'de patentlenmiş, Türkiye'de geliştirilmiş olan moleküllerle yaptığımız aşı çalışmalarımız var." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.