Tezahür Ne Demek? Tezahür Ne Anlama Gelir?

Tezahür ne demek? Tezahür kelimesinin anlamı nedir? Tezahür kelimesine örnek cümleler...

tezâhür: Zuhûr etme, meydana çıkma, belirme, görünme, gözükme. Belirti. Birbirine yardım etme anlamlarına gelmektedir.

TEZAHÜR KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Peygamberler, en muğlak ve müşkil meseleleri dahî sühûletle hallederler. Mevzûları îzâh ederken, sehl-i mümtenî ile konuştukları için, idrâk seviyeleri birbirinden farklı olan muhâtapları, onları anlamakta zorluk çekmezler.

Bu sıfat, bütün peygamberlerde farklı farklı tezâhür etmiş, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ise bütün hayâtı bu tezâhürlerle geçmiştir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi Kâbe tamir edilirken Hacer-i Esved’i yerine koyma meselesinde doğan büyük ihtilâfı, o esnâda Harem kapısında görünen Âlemlerin Efendisi, eşsiz bir basîret ve firâset örneği sergileyerek kolayca çözmüş, kabîleler arasında çıkabilecek muhtemel bir savaşa mânî olmuştur.

*****

Hazret-i Mevlânâ -kuddise sirruh-, bu kıssada merhamet ve şefkatin kâmil bir tezâhürünü sergilemenin yanında, bir insân-ı kâmile paha biçilemeyeceğini, yâni dünyevî kıymetlerin, insanın mânevî yapısının karşısında bir hiç hükmünde olduğunu ifâde ederek gönüllerimize ulvî bir hakîkati nakşetmektedir.

*****

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in, müşrikler tarafından uzlaşmak için yapılan mal, makam gibi her türlü teklifi reddetmesi, O’nun, - bâzılarının iddiâlarının zıddına-, zenginlik veya liderlik elde etmek niyetinde olmadığını apaçık bir sûrette ortaya koymaktadır. Zîrâ Âlemlerin Efendisi’nin günlük hayâtı, elinde her türlü imkân bulunduğu zamanlarda bile, fakirlerin hâlinden farksızdı. Şüphesiz bu durum, O’nun zühd, tevâzû ve kanaat gibi nebevî ahlâkının bir tezâhürüydü.

*****

İslâm’ı teblîğ ederken kendisine kolaylık gösteren bir müşriğe bile uzanan bu vefâ hissi, ne büyük bir ahlâkın tezâhürüdür!..

*****

Para iki uçlu bıçak gibidir. Para takvâya yaklaştırır da ondan uzaklaştırır da. Bu, kalbin durumuna göre tezâhür eder. Parayı yönlendiren kalptir. Kalbimiz nasılsa, para o yönde şekillenir. Yani asıl sıkıntı kalpte. Cenâb-ı Allah bu yüzden hep kalbe vurgu yapıyor. Âhirette “Ancak selîm bir kalp” ile gelenlerin kurtulacağını bildiriyor. Tezkiye olmuş bir kalbe dâvet ediyor bizleri.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.