Tasavvufta Rûhtan Çokça Bahsedilmesinin Sebebi

Tasavvufta rûhtan sıkça bahsedilir. “Sana rûhtan sorarlar. De ki: Ruh Rabb’imin emrindendir. Size ilimden pek az şey verilmiştir” âyetine rağmen bu bilgiler nereden çıkmıştır?

Tasavvufta rûhtan çok bahsedilmesinin sebebi, tasavvufun insanın rûhî boyutu ve mânevî tarafı ile ilgilenmesidir. İnsan rûhu, Kur’an’ın beyânına göre ilâhî menşelidir. “Ben Âdem’in yaratılışını tamamladığımda ona rûhumdan üfürdüm[1] buyrulmuştur. Bedeni toprak ve sudan olan insanın rûhu, ilâhî kaynaklı olduğundan insanlar tarafından merak edilmiş, soru ve araştırma konusu yapılmıştır.

Asr-ı saâdetteki Yahûdîlerin Hz. Peygamber (s.a.)’e “rûhun ne olduğunu” sormaları üzerine inen âyette[2] rûhun “Rabb’ın emrinden” oluşunun beyân edilmesi, aslında rûhun özelliği hakkında bir ipucudur. Ruh insanın halîfe oluşuyla îzâh edilebilir.

Halîfe, kendisini istihlâf edenin özelliklerine sâhiptir. Çünkü O’nun adına birtakım görevler üstlenecektir. İşte insan, “imâret/yönetim ve idâre” özelliği taşıyan rûhuyla yeryüzünde Allah adına birtakım sorumluluklar üstlenmiş bulunmaktadır. Ruh hakkında “çok az bilgi verilmesinin” beyân edilmesi, ruh konusunun önemi ve büyüklüğüne göre bilginin çok az oluşunu belirtmek içindir. Tasavvufta ruh ile ilgili verilen bilgiler ise genellikle rûhun tezâhürleri ve özellikleri ile ilgilidir. Doğrudan rûhun kendisiyle ilgili değildir.

Dipnotlar:

[1]. el-Hicr, 15/29; Sâd, 38/72.

[2]. el-İsrâ, 17/85.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

MÂNEVİYÂTTA MUHABBETE Mİ, MÂRİFETE Mİ, YOKSA İBÂDETE Mİ ÖNCELİK VERİLMELİ?

Mâneviyâtta Muhabbete mi, Mârifete mi, Yoksa İbâdete mi Öncelik Verilmeli?

KISACA TASAVVUF NEDİR?

Kısaca Tasavvuf Nedir?

TASAVVUF NEDİR, İNSANA NE KAZANDIRIR?

Tasavvuf Nedir, İnsana Ne Kazandırır?

RABITA NEDİR? RABITA ŞİRK MİDİR? RABITA NASIL YAPILIR?

Rabıta Nedir? Rabıta Şirk midir? Rabıta Nasıl Yapılır?

10 MADDEDE TASAVVUF NEDİR?

10 Maddede Tasavvuf Nedir?

TASAVVUF NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Tasavvuf Nedir, Ne Değildir?

TASAVVUF NEDİR, İNSANA NE KAZANDIRIR?

Tasavvuf Nedir, İnsana Ne Kazandırır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.