Semerkand TV'nin hazırladığı "Yüzyılın Alimleri" programında Şeyh Muhammed Esad Erbili Hazretleri'nin hayatını; Abdullah Sert Beyefendi, Prof. Dr. İrfan Gündüz, Prof. Dr. Vahit Göktaş ve Prof. Dr. Necdet Tosun anlatıyor.
Yaratılıştan bugüne Allah'a inanan kullar, ilahi sırlara vâkıf olabilmenin yollarını aradı. Peki hakikatte ilâhi sırlara nasıl vâkıf olabiliriz?
Muhâsebe, insanın yaratılış gâyesi doğrultusunda kendisini hesâba çekmesidir. Bir işe başlamadan, bir adımı atmadan, bir sözü söylemeden önce sonunu hesab ederek hareket etmek, sonradan duyacağımız pişmanlık ve yanlış anlaşılmalara önceden mânî olmaktır.
Bütüncül şahsiyetler sahneden çekilince meydan bencil ve birikimsiz kimselere kalır. Benliğin kara zindanından kurtulamayan kişi, ne değer üretebilir ne de varoluşunu sürdürebilir, Günümüzde belirsizlikler içinde bocalayan toplumun en hazin hüsranı kişilik kaybı ve kimlik krizi şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Erkam Radyo'nun Genel Yayın Yönetmeni Selahaddin Kocaaslan, radyonun dünü, bugünü ve yayın politikası hakkında Abdullah Güner'in sorularını cevapladı.
Medeniyet; şehirleşmek, şehir hayatını seçmek ve şehirliliği benimsemek anlamında arapça bir kelimedir. Medîneli olmak anlamına gelir. Arapçada Medeniyet yerine bedevîliğin zıddı olan “el-Hadâra” (yeşillik) kavramı kullanılır. Göçebelikten kurtulup yerleşik hâle gelmek, sahrâdan çıkıp vâhâ’nın yeşilliğini tercîh etmek demektir.
Altınoluk Dergisi, 359 sayısında [Ocak 2016] "sosyal medya"yı kapak konusu yapıyor. "Sosyal medyada biz neyiz? Sosyal medya hayır mı şer mi? Sosyal medyayı nasıl doğru kullanabiliriz?" soruları üzerinden irdelenen konu sosyal medyanın da meşru sınırlar içinde kullanılabileceğini söylemekle birlikte bugün bunun ne kadar mümkün olabildiğini de sorguluyor. 7'den 70'e herkesin cep telefonu ile iletişim dünyasına girmesi, aradaki kontrol mekanizmalarının ortadan kalkmış olması birçok imkanı "hayır"da da "şer"de de kullanabileceğimizi bir kez daha bizlere gösteriyor. Altınoluk bu ay artık hepimizin güncel bir sorunu "sosyal medya" konusu ile okuyucularıyla buluşuyor.
Tasavvufî bir terim olarak himmet, maddî-manevî bütün alâkalardan sıyrılarak, dünyevî zevkleri, manevî hazları ve Cennete ait lezzetleri hatırdan çıkararak, bir zarûret hissiyle Cenâb-ı Hakk’a teveccüh ve ilticâda bulunmak demektir.
Ramazan ayı içinde Erkam Radyo'da "İftar Sevinci" programında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez Hoca ile bir sohbet yapıldı. Prof. Dr. İrfan Gündüz Hocanın refakatinde gerçekleşen ve 1.5 saati bulan sohbetin, Ramazan'ın dışına da taşan çok geniş bir muhtevası oldu. İşte o muhtevadan, ümmetin ana meseleleri ve yaşadığımız sancılar üzerine derin tefekkürü yansıtan bir bölümünü okuyucularımızla paylaşmak istedik.
Kişinin elinde doğru ve yanlışın, iyi ile kötünün sağlam ölçüleri olmadığında ahlakilik benliğin emrine giriyor ve neyin doğru neyin yanlış olduğunun karar mercii benliğin, hevâ ve heveslerin ta kendisi oluyor... İnsanlar kendilerini kutsadıkça, Allah’tan ve ahlâktan kaçmak istiyor. Kutsal değerler keyfi davranmaya mani olduğu için bunlardan kurtulmaya çalışıyor. Peki bu kaçış nereye? Hiç düşündünüz mü?..
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.