Ekonomi disiplini adına (ya da hayatla ilgili bütün başlıklar adına) söylenecek her prensip, Allah ile ilişkimize nasıl baktığımızla alakalıdır. Ölçü için O’na bakıyorsak başka insan oluruz, O’nu unutarak yaşıyor, tutkularımız - hevamız bize yön veriyorsa başka insan oluruz. İnsanın bu ayrışmayı unutması da, kendi kendine kurduğu bir psikolojik tuzaktır. Ekonomi disiplini, Müslümanın kendine özgü karakterinin eseri olacaktır.
Dr. Murat Kaya, kıyamet zelzelesinin nasıl olacağını anlatıyor.
YTB'nin bursuyla geldiği Türkiye'de Müslüman olan Güney Koreli Mina Eom, "Ezan sesini çok özleyeceğim. Buradaki insanlardan gördüğüm yardım ve samimiyeti unutmayacağım." dedi.
İslamiyet, fert ve toplumun dünya ve ahiret mutluluğunu her şeyin üzerinde tutan bir dindir. Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in dünyevî ve uhrevî işleri düzenleyen hadisleri bu mutluluğu sağlayacak prensiplerle doluydu.
İslâm; ilâhî tâlîmatların, ilâhî emir ve yasakların tamamıdır. İslâm; hayatın bir kısmında tatbik edilip, bir kısmında unutulmamalıdır. İslâm, camiye hapsedilmemelidir. İslâm sadece zâhirî ibadetleri îfâ edip, sadece zâhirî haramlardan kaçınmaktan ibâret zannedilmemelidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu gün tüm camilerde okunacak cuma hutbesinin konusu "Ahiret Yolcusuna Son Vazifeler".
İnsanlık tarihi boyunca hiçbir filozofun görüşlerini hayatına tatbik ederek saâdet ve selâmete ermiş bir toplum gösterilemez. Onların öne sürdükleri fikirler, yaşanması mümkün olmayan kuru nazariyelerden ibaret kalmış ve umûmiyetle kütüphanelerin tozlu raflarındaki kitaplarda hapsolmaya mahkûm olmuştur. Hayata intikâl ettirilmek istenen bâzıları ise yeryüzünü kan ve gözyaşıyla sulamaktan başka bir işe yaramadan, kısa bir müddet sonra tarihin çöplüğüne atılmışlardır.
Yüzakı Dergisi'nin yeni sayısı çıktı.
Dr. Murat Kaya, kimlerin cennete hesapsız gireceğini anlatıyor.
İbâdetlerin her biri bizleri güzel ahlâka ulaştırmak ve çirkin, kötü ahlâktan uzaklaştırmak gayesine mâtuftur.
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.