
Sahâbenin Gözünden Efendimiz’in Eşsiz Güzelliği
Güneş gibi parlayan bir yüz, ay gibi nurlu bir sima… Sahâbenin dilinden, Allah Resûlü’nün (s.a.v.) benzersiz güzelliğini anlatan tarifsiz ifadeler hangi mânâları taşıyordu?
Ashâb-ı kirâmdan Berâ bin Âzib (v. 71/690) radıyallahu anh şöyle dedi:
SAHÂBENİN DİLİNDEN EFENDİMİZ’İN GÜZELLİĞİ
“Kırmızı renkli bir elbise içinde, kulak yumuşaklarını geçen saçlarıyla Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden daha güzel birini görmedim.” (Buhârî, Menâkıb 23, nr. 3551, Libâs 35, 68, nr. 5848, 5901; Müslim, Fezâil 91, nr. 2337; Ebû Dâvûd, Teraccül 9, nr. 4183; Tirmizî, Libâs 4, nr. 1724.)
Ebû Hüreyre (v. 58/678) radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden daha güzel bir varlık görmedim. Sanki güneş mübârek yüzünde akıp gider; (bk. Ahmed ibni Hanbel, Müsned, II, 380; İbni Hibbân, es-Sahîh (Arnaût), XIV, 215, nr. 6309.) tebessüm ettiği zaman, güneşin duvara vuran aksi, inci dişlerine yansırdı. (Beyhakī, Delâilü’n-nübüvve [Kal’acî], I, 275; Müttakī el-Hindî, Kenzü’l-ummâl [Sekkã], VII, 52, nr. 17815)
Ashâb-ı kirâmdan Câbir ibni Semüre radıyallahu anha (v. 76/695) bir adam:
“Peygamber Efendimiz’in yüzü kılıç gibi mi parlaktı?” diye sordu. O da:
“Hayır” dedi. “Kılıç gibi değil, güneş ve ay gibi parlaktı. Mübârek yüzü yuvarlakça idi.” (Müslim, Fezâil 109, nr. 2343.)
Peygamber Efendimiz’i en iyi tasvir edenlerden biri olan Ümmü Ma’bed de, Resûl-i Ekrem Efendimiz’i anlattığı bir rivâyette şöyle dedi:
“Allah’ın Resûlü, uzaktan bakıldığında insanların en güzeli ve en sevimlisi; yakından bakıldığında ise en hoş ve en tatlısıydı.” (Hâkim, el-Müstedrek (Atâ), III, 10-11, nr. 4274; Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, VI, 57)
İnsanlar onun güzel vasıflarını andığı, onu anmayı unutanlar da unuttuğu sürece Allah ona salâtü selâm eylesin.
Peygamber Efendimiz’in üvey oğlu Hind ibni Ebî Hâle (v. 36/656), Fahr-i Âlem Efendimiz’i anlattığı uzun rivâyette: “Yüzü ayın on dördü gibi parlardı.” demiştir. (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-kebîr (Selefî), XXII, 155, nr. 414; Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, VIII, 487)
Hz. Ali de Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemi anlatırken sözlerini şöyle bitirmiştir:
“Onu ilk defa gören kimsenin içinde, onun etkili görünümü dolayısıyla, bir ürperti hâsıl olurdu; fakat onunla bir süre kalıp kendisini tanıyınca, gönlünde ona derin bir muhabbet uyanırdı. Resûl-i Ekrem’i vasfedenler sözlerini şöyle bitirirdi: Sözün kısası, ben daha önce de daha sonra da onun bir benzerini görmedim. Allah’ın salâtü selâmı ona olsun.” (Tirmizî, Menâkıb 8, nr. 3638; Ahmed ibni Hanbel, Müsned, I, 96, 127.)
Peygamber Efendimiz’in sıfatlarını anlatan pek çok ve pek meşhûr hadîs-i şerîf vardır. Onların hepsini zikrederek sözü uzatmayacağız.
Biz burada, Allah’ın Resûlü’nü anlatan pek çok hadis içinde maksadı kısa ve öz olarak ifâde edenlerden yeteri kadarını bir araya getirdik. İleride görüleceği üzere, konumuzu derli toplu bir şekilde ifâde eden Hind ibni Ebî Hâle ve Hz. Ali’nin rivâyetleriyle (bk. I, 336) bu bahsi tamamladık.
Kaynak: İsmâil Hakkı Bursevî, Rûhu'l-Beyân Tefsiri
YORUMLAR