emri bil maruf nehyi anil münker

Mesûliyeti Pek Ağır Amel

Müslüman etrafında gelişen hadiselere karşı nasıl bir tutum içinde olmalıdır? Gözetmesi gereken kriter ve hassasiyetler nelerdir?

Başkasından Bana Ne Deme!

Bir Müslüman neden "Başkasından bana ne" dememelidir? Müslümanın en kıymetli görevlerinden biri olan emr-i bi’l-ma’rûf ve nehy-i ani’l-münkerin önemi ve fazileti nedir?

"Emr-i bi'l ma'rûf" Hassasiyetimiz Nasıl Olmalıdır?

“Emr-i bi'l ma'rûf" hassasiyetimiz nasıl olmalıdır?

En Büyük Mesuliyetimiz

Boş bardakla ikram olmayacağı gibi, söyledikleriyle yaşadıkları birbiriyle tezat teşkil eden, özü sözüne uymayan kimselerin yaptıkları öğüt, îkaz ve telkinler de, muhâtaplarına tesir edemez. Zira sözün tesir bereketi, kişinin ihlâs ve takvâ ile o hakîkati yaşaması nisbetindedir.

Emri Bil Maruf Nehyi Anil Münker Yapan Kişilerin Bilmesi Gereken Hadis

Emri bil maruf nehyi anil münker yapan kişilerin bilmesi gereken en önemli hadis-i şerif hangisidir? Emri bil maruf nehyi anil münker her müslümanın asli vazifelerinden bir olduğu için asla unutmamız gereken hadis. Dr. Murat Kaya anlatıyor...

Hidayete Vesile Olmanın Mükafatı

Yeryüzünde belki en hayırlı ve en kıymetli işlerin başında, insanları kötü yoldan alıkoymaya çalışmak ve bunun için nasihat ve amel ile mücadele etmektir. Peki insanların hidayetine vesile olmann mükafatı nedir? Bunu yapan insanlar nasıl bir karaktere sahiptirler? "En karlı aracılık, insanların hidayetine vesile olmak" Yrd. Doç. Dr. Adem Ergül anlatıyor...

Hz. Musa (as) Firavuna Gidiyor

Allah (c.c) Peygamberlerine ve kullarına, tebliğ yaparken nasıl bir dil kullanılması gerektiği hakkında Hz. Mûsâ (a.s) ile örnek vermiştir. İşte o örnek:

Muhabbetin ve Nefretin Allah İçin Olsun!

Nefsâniyetin sultası altındaki nice gâfil insan, hayatın med-cezirleri ve fırtınaları karşısında, selde sürüklenen kütükler misâli bir şuursuzlukla, sefâletini saâdet zannetmektedir. Devrilen devrildiğinin, eğrilen eğrildiğinin farkında olmadığı için de, düzelip doğrulma yolunda bir gayret göstermeye lüzum duymamaktadır.

Allah’ın Lanetine Kimler Uğrar?

Her müslümanın farzlardan sonra en çok önem vermesi gereken birinci vazifesi iyiliği emredip kötülükten uzaklaştırmaktır. Bunu en güzel temsil eden insan ise Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’dir.

Ahiret Yolcularının Azığı

Dünyâ günlerini hesapsızca yaşayanlar, zâyi ettikleri o günlerin hasret ve nedâmeti içinde yanacaklardır. Bu âlemde Allâh rızâsını kazanamayanları, ölüm ötesinde korkunç bir cehennem beklemektedir. Îmânsız bir şekilde gafletle kapanan gözler, muzdarip ve korkunç kabir akşamlarına açılacaktır.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.