cimri

İnsana Fitne Olan İki Emanet

Dünyâ nîmetlerinden en istidâtlı olanı, “mal” ve “evlâd”dır. Bunun içindir ki, Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerim’de bu iki nimeti “fitne” tavsifiyle zikretmiş bulunmaktadır.

Kibirli İnsanlar Cehennem Ehli

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, katı kalpli, kaba, cimri kimselerle birlikte, kurularak yürüyen kibirli insanların cehennem ehlinden olduğunu belirtiyor.

Cimrilikten Korunan Kurtuluşa Erer!

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efen­di­miz, as­hâb-ı ki­râm ara­sın­da, kı­yâ­me­te ka­dar ge­le­cek mü’min­le­re ışık tu­tan ör­nek bir kar­deş­lik bağı te­sis et­miş­tir. Ni­te­kim Mek­ke’den Me­dî­ne’ye hic­ret eden Mu­hâ­cir­ler i­le En­sâr ara­sın­da ger­çek­leş­ti­ri­len bu kar­deş­lik, tarihin bir ben­ze­ri­ne da­ha şâ­hid ol­ma­dı­ğı eş­siz bir tab­lo­dur.

Cömert İle Cimrinin Farkı

Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur: “Cömert kimse, meyve veren bir ağaç gibidir. Cömert olmayan insan da dağdaki odun gibidir.”

"infâk Et ki Sana Da İnfâk Edilsin!"

Dertli, garip, yalnız ve kimsesize merhamet ve infakla sahip çıkılan bir toplumda; hiçbir siyasetçinin, sosyoloğun, psikoloğun temin edemeyeceği bir kardeşlik iklimi oluşur. Gönüller rahmet taşırır. Yürekler, bîçârelerin sığınak ve barınağı olur…

Merhametin En Belirgin Alâmeti

İslâm şahsiyet ve karakterini sergileyen kâmil mü’minlerin en mühim vasıflarından biri, hiç şüphesiz ki cömertliktir. Cenâb-ı Hak, bizlere Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz’i tanıtırken, O’nun “Raûf” ve “Rahîm”, yani çok şefkatli ve son derece merhametli olduğunu bildiriyor. Zira îmânın ilk meyvesi merhamet, merhametin en belirgin alâmeti de “infak”tır.

20 Yıl Önce Bunlar İsraftı

Malı, Allah Teâlâ’nın uygun görmediği, yasakladığı yerlere dağıtmaya harcamaya (israf) denir. İslam dinine göre “israf” haramdır. Kalbin hastalığıdır. Yani manevî bir hastalıktır. Dinimiz hasisliği, cimriliği kötülediği gibi birçok ayeti kerime ve hadis-i şerife ile de israfı kötülemiştir. Kur’ân’i ve kalbi bir pencereden yaklaşık 20 yıl önce Sadık Dana (k.s.) tarafından kaleme alınan bu makalede Türkiye’nin israfla imtihanı özetleniyor. Bugün israfla olan imtihanımız dünden daha çetin geçiyor elbette. Bugünü anlamak için düne bir bakalım isterseniz...

Müslüman Yüreğinin Kıvamı

Altınoluk Dergisi yazarı Ahmet Taşgetiren, kalbi bir hayat için altın öğütleri sıralıyor. 

Nefsin Cimriliğinden Kurtulmak

Cimrilik edip infaktan uzak durmak, âhiret hayâtını tehlikeye atmaktır.

İsraf ve Cimrilik

İsraf ve cimrilik ne demektir? Dinimiz israf ve cimrilik ile ilgili ne buyurmaktadır?

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.