Allah’ın huzuruna çıkacaksın. Ama bugün Allah’ın zaten huzurunda olduğunu bilerek yaşarsan, yarın Allah’ın huzuruna çıktığında yüzün ak olur. Bugün, likaullah’ı unutursan, hiç ölmeyecekmiş, yani hiç hesabı verilmeyecekmiş gibi bir hayat yaşarsan, bir gün hesap günü gelir, ve “amel defter”in eline verilir: Oku kitabını.
Erkam Radyo Yayın Danışmanı Ahmet Taşgetiren Bey'in Osman Nûri Topbaş Hocaefendi ile Tasavvuf ve İslami Temel Meseleler üzerine yapmış olduğu Mülâkatın tümünü aşağıdan seyredebilir veya dinleyebilirsiniz...
İslam ölçü dini. Ölçüyü Allah koyuyor ve onun korunmasını istiyor. Israrla “Ölçüyü aşmayın” diye tembih ediyor. (Rahman, 7-8) İslam'ın olmazsa olmazlarına dair ölçüler...
Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, Erkam Radyo'da 07 Kasım 2016 Pazartesi gününden itibaren bir hafta boyunca devam eden programda Ahmet Taşgetiren Bey'in tasavvuf ve islam dünyası hakkında sorularını cevapladı. 7 bölümden oluşan bu programı aşağıdan dinleyebilirsiniz.
Erkam Yayınları yazarları 35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarında kitaplarını imzalayıp, okurlarıyla buluşuyor.
İslam ölçü dini. Ölçüyü Allah koyuyor ve onun korunmasını istiyor. Israrla “Ölçüyü aşmayın” diye tembih ediyor. (Rahman, 7-8) Eşya ile ilişkinizde de ölçüyü aşmayın, insanlarla, toplumla, diğer canlılarla ilişkinizde de...
Kalbiniz sağlam olursa “Allah’ın koruluğu” demek olan “Haramlara dikkat edersiniz” onu didiklemeye, oradan bir helal çıkarmaya, haramlar etrafında nefis otlatmaya ya da otlanmaya yönelmezsiniz. Belli ki orada gözünüzle, kulağınızla, diliniz - damağınızla, eliniz ayağınızla nefsinizi otlatırsanız, kalbiniz puslu alanlara kayar ve diriliği - hassasiyeti - duyarlılığı kaybolmaya başlar. Haramı haram görmemeye, helaller üzerinde titiz davranmamaya yönelir.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ile ümmetin meseleleri üzerine muhâsebe...
“Ben Müslümanım” demek, bu dünya ve ebedi hayat için pek çok şeyi teahhüd etmek anlamına geliyor. Onun için “Ben Müslüman mıyım?” sorusu, bugün her birimiz için hayati önem taşıyor.
Namazdan çıkıp istikameti kaybetmek... Başka başka kıblelerle savrulmak... Gündüz orucu tutup geceyi günaha bulamak... Zekatı verip, mala haram bulaştırmak. Arafatı yaşayıp, dönerken yürekleri kirletmek... Olur mu? Oluyorsa, olursa, bizler, tüm o ibadetleri bedenimizle icra edip, ruhumuzla – kalbimizle onlara iştirak edemediğimiz için, ibadetlerin içi boşaldığı için oluyordur, olur.
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.