Şeytanı Öldüren Silah

İslam’ı tek kelime ile ifade edecek olsak, “İslâm; edeptir” deriz. Peki hayatımızı edeb üzere nasıl yaşayacağız?

Haz­ret- i Ali ra­dı­yal­la­hu anh'den; Resûlü Ek­rem sal­lal­la­hu aley­hi ve sel­lem buyur­du:

"Be­ni Rab­bım edeb­len­dir­di, ede­bi­mi de üs­tün ve gü­zel ey­le­di."

Ge­ne bu­yur­du­lar:

"Ki­şi­nin ço­cu­ğu­nu ter­bi­ye et­me­si, ona  edeb öğ­ret­me­si her gün  ya­rım sa’ (1750 gram hur­ma ve sa­i­re  gi­bi) sa­da­ka ver­me­sin­den da­ha ha­yır­lı­dır."

Süf­yan-ı Sevrî -kud­di­se sir­ruh- bu­yu­rur:

"Gü­zel edeb, Al­la­hü teâlânın ga­za­bı­nı sön­dü­rür."

İbn-i Ab­bas ra­dı­yal­la­hu an­hü­ma bu­yu­rur:

"Bü­tün edeb­le­rin ba­şı,  hem ra­hat­lık­ta hem de sı­kın­tı za­ma­nın­da  Al­la­hü teâlâ'nın emir­le­ri­ne uyup, ya­sak­la­rın­dan ka­çın­mak­tır."

EDEP HAKKINDA SÖYLENEN GÜZEL SÖZLER

Edeb hak­kın­da pek çok söz­ler söy­len­miş­dir, aşa­ğı­ya bun­lar­dan bir ka­çı­nı alı­yo­ruz:

* Edeb: Ev­li­ya­ul­la­hın de­li­li ve Al­lah'a ka­vuş­ma vesî­le­si­dir.

* Edeb: Hak­ka gi­den yo­lun azı­ğı­dır. Edeb her şe­yin ba­şı­dır. Ru­hun te­rak­ki­si an­cak edeb­le el­de edi­lir.

* Edeb­le va­ran, lü­tuf­la dö­ner.

* İn­san­la, hay­van ara­sın­da­ki fark edeb­tir.

* Edeb, ak­lın dış­dan gö­rü­nü­şü­dür.

* Edeb­le­rin ana­sı az ko­nuş­mak­tır.

* Ede­bi terk eden, ârif de­ğil­dir.

* Ta­sav­vu­fun ta­ma­mı edeb­tir.

* Ha­ki­ki gü­zel­lik, ilim ve edeb gü­zel­li­ği­dir.

* Edeb; Şey­ta­nı öl­dü­ren bir silâhtır.

* Ha­ki­kat­den mak­sad an­cak edeb­tir.

* Her şey ço­ğal­dık­ça ucuz­lar,  fa­kat ede­bi ço­ğal­dık­ça ki­şi­nin de­ğe­ri ar­tar.

* Adem oğ­lu­nun edeb­den na­si­bi yok ise, in­san de­ğil­dir.

* Sofî­le­rin ter­bi­ye et­me­di­ği kim­se, ede­bin ha­ki­ka­tı­nı an­la­ya­maz.

* Edeb; Sün­net-i Resû­lul­la­h’a uy­gun ha­re­ket et­mek­tir.

* Edeb; Hâlık teâlâ'nın sev­di­ği kul­la­rı­na bah­şet­ti­ği ilâ­hi bir tıl­sım­dır.

* Cenâb-ı Hak­kın rı­za­sı, an­cak edeb­li bir ubû­diy­yet­le el­de edi­lir.

İMAN NEDİR?

‘İman ne­dir?” di­ye akıl­dan sor­dum. Akıl kal­bi­min ku­la­ğı­na de­di ki: ‘iman edebtir.” (Mevl­âna Celâ­led­din Rûmî)’

Şa­ir ne gü­zel söy­le­miş:

Ehl-i dil­ler ara­sın­da ara­dım, kıl­dım ta­leb

Her hü­ner mak­bul imiş. İllâ edeb illâ edeb

İbn Si­rin kud­di­se sir­ruh'a:

- Han­gi edeb Al­lah'a da­ha çok yak­laş­tı­rır? di­ye so­rul­du­ğun­da, ce­va­ben:

- Al­lah'ın rubû­biy­ye­ti­ni bil­mek, ona ta­at­le amel et­mek, se­vin­di­ri­ci şey­le­re hamd, üzü­cü ha­di­se­le­re sabr, de­miş­tir.

İsa  aley­his­selâm'a

- Halk­dan se­nin gi­bi olan var mı? di­ye so­ru­lun­ca, O da ce­va­ben:

- Ba­kı­şı ibret, sus­ma­sı fik­ret ve kelâmı zi­kir olan kim­se be­nim gi­bi­dir, de­di.

Kul ken­di­si­ni dâima Cenâb-ı Hakkın gör­dü­ğü­nü ve duy­du­ğu­nu bil­me­li­dir. Do­la­yısıy­la Al­lah'ın ken­di­si­ne ba­kı­şı­nı ve her  şey­den ha­ber­dar olu­şu­nu ba­si­te al­ma­ma­lı­dır. Al­lah'dan giz­le­me­di­ği­ni baş­ka­la­rın­dan giz­le­yip,  sak­la­yan in­san, Al­lah'ın ba­kı­şı­nı ba­sit, de­ğer­siz gör­müş de­mek­tir. Al­lah'ın mürâkabesinde ol­du­ğu­nu bil­mek, imânın üç mey­ve­sin­den bi­ri­si­dir. Zi­ra Al­lah'ın ken­di­si­ni gör­dü­ğü­nü bil­di­ği hal­de gü­nah iş­le­yen ki­şi ne ka­dar cesûr ne ka­dar hüs­ra­na uğ­ra­mış­tır. Gör­me­di­ği­ni zan­ne­de­rek gü­nah iş­le­yen ise ne ka­dar nan­kör­dür.

Kaynak: Sâdık Dânâ, Altınoluk Dergisi, 210. Sayı, Ağustos 2003

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.