Sevenlere Selam Olsun

Yâr-ı sâdık bilir hâlden, aşk dersini alır gülden, karşılıksız tâ gönülden, sevenlere selam olsun. Bestami Yazgan'ın Altınoluk dergisinin Eylül ayı 439. sayısında kaleme aldığı makaleyi istifadenize sunuyoruz.

Muhabbeti yayalım, doğruları duyalım, Hak kelama uyalım. Sevgi semâya çıksın, bulutlar aşkla baksın, ırmak deryaya aksın. Nefret taşı sökülsün, kinin bendi yıkılsın. Selam güneşe, aya; fıtrat çıksın ortaya…

- “Yâr-ı sâdık bilir hâlden,/ Aşk dersini alır gülden,/ Karşılıksız tâ gönülden/ Sevenlere selam olsun.” desem nasıl devam edersin ey nefis?

- Bu sözleri dikkate bile almam ama madem sordunuz söyleyeyim efendim. Bu dünyaya ve onun nimetlerine benden sadık yâr bulamazsınız! Çünkü akıl eşit olarak paylaştırır, gönle bırakırsan hepsini dağıtır. Ortada ne mal ne mülk kalır!

- Nefis, konuya hızlı girdi akıl kardeş!

- Hızlı giden tez yorulur azizim! Diyelim ki, dünya nimetlerini bir yere topladın, başında nöbet tutuyor ve kimseye vermiyorsun. Bu durum, o nimete saygısızlıktır. Su, içilmek için; buğday, yemek için yaratılmıştır. İster insan isterse diğer varlıklar olsun fıtrata yani yaratılış gayesine uymalıdır.

- Evet, gönül kardeş!

- Akıl kardeşimiz güzel açıklamalarda bulundu. Şunları ilave edebilirim: Suyun fıtratı sadece içilmek değil aynı zamanda akmaktır. Akmayan suda kokuşma olur. Dünya malını da ihtiyaç sahiplerine akıtmalıyız. Gelelim buğdaya! Bire on, bire yirmi vererek hâl diliyle bize ders veriyor. Toprak diyor ki: “Siz bana bir tohum verdiniz, ben size Allah’ın lütuf ve keremiyle yirmi tane veriyorum.”

- Buyurun nefis kardeş!

- Bu konuyu yeterince tartıştık. Şair, “Aşk dersini alır gülden.” diyor. Kardeşim, aşk dersi bülbülden alınır!

- Akıl olarak ben de nefis kardeşe katılıyorum. Seherden akşama kadar aşkını şakıyan bülbüldür. Gülün nazdan başka yaptığı bir şey var mı?

- Gönül kardeş, bu konu daha çok sizin sahanıza girer.

- Bülbülün hakkını teslim edelim ama gülü de unutmayalım. Birisi dil ile diğeri hâl ile sevgisini ifade diyor. Gülün kızarması, sararıp solması boşuna mı sanıyorsunuz? Sevene de sevilene de selam olsun. Şair ne demişti? “Dosta selam göndermekten,/ Dost bağında gül dermekten,/ Sevilmekten ve sevmekten/ Bıkma gönül, bıkma gönül!”

- Peki, bu sevgi nasıl olmalı gönül kardeş?

- Şairin dediği gibi “Karşılıksız tâ gönülden” olmalı. Sevgide karşılık görmek güzeldir ama bunu karşılığa bağlamak biraz ticaret çağrışımı yapıyor. Bütün yaratılanı Yaratan’dan dolayı sevmeliyiz. Böyle yaparsak, sevgiyi ibadet hâline getirmiş oluruz. O zaman Allah (cc) da bizi sever azizim.

- “Yeşerip sevgi gülşeni/ Kuşatsın ruhu, bedeni./ Bir gül için bin dikeni/ Sevenlere selam olsun.” Bir gül için bin dikeni sevmek nasıl olur akıl kardeş?

- Bunu fazla mantıklı bulmuyorum azizim. Bir gülün gülmesi için bin dikenin acısına niçin dayanayım?

- Nefis olarak ben de akıl kardeşe katılıyorum. Dikenlere eyvallah edeceğime onları birer birer temizlerim.

- Gönül kardeş!

- Yıllarca güle dostluk etmiş, onu korumuş. “Diken” denilerek küçümsenmeyi göze almış. Öyleyse diken de gülü sevmeye dâhildir azizim. Ayrıca her insan, Yüce Mevlâ’nın insanlık gülşeninde yarattığı bir gül gibidir. Eksik ve hataları olabilir ama aslı güldür. Yaratan’a hürmeten insanları da eksiğiyle sevmeliyiz.

- Beni de sevin o zaman, beni de Allah (cc) yarattı!

- Eyvallah nefis kardeş! Seni de severiz ama hemen şımarmasan!

- Ne yapayım gönül dostum! Ben de insanlığın şımarık çocuğuyum!

- “Öz nefsini kayırmadan,/ İnsanları ayırmadan,/ Kimselere duyurmadan,/ Sevenlere selam olsun.” desem…

- Durun efendim, durun! Burada bana sataşma var! Niçin kendi nefsimi kayırmayayım? Önce can, sonra canan! Bir insan kendisini sevmekle suçlanamaz efendim!

- Nefis biraz haklı gibi... Akılları pazara çıkarmışlar; herkes kendi aklını satın almış.

- Buyurun gönül dostum!

- Nefsi ve aklı Allah (cc) yarattığı için severiz. Kendimizi de sevmeliyiz ama adaletten ayrılmamalıyız. Kim haklıysa Allah’ın yanında değerli olan odur. İnsanlar arasında rengi ve ırkı sebebiyle ayrım yapmak yanlıştır. Allah’ın yarattığını beğenmemek, insanı nereye götürür?

- Kimselere duyurmadan sevmek, nasıl olur akıl kardeş?

- Bu konuda biraz üzgünüm azizim! Bir insan başka birini seviyor, adını duvarlara, ağaç gövdesine yazıyor hatta sosyal medyada paylaşıyor. Haydi empati yapalım! Kız kardeşimize böyle yapılmasına razı olur muyuz? O zaman kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi sen de başkalarına yapma kardeşim!

- Akıl dostumuz çok kızgın gönül kardeş!

- Bir türkümüzün sözlerini söyleyeyim efendim: “Birin desem, birin olmaz;/ Bu dünya kimseye kalmaz./ Yâr ismini desem olmaz,/ Düşer dillere dillere.”

- “Tutuşarak için için,/ Hiç sormadan neden, niçin;/ Sevdiğini Allah için,/ Sevenlere selam olsun...” desem ne dersiniz nefis kardeş?

- Ben her şeyi kendim için severim, deyip susayım da akıl devam etsin!

- Hangi konu olursa olsun “Neden ve niçin?” sorularını sorarım. Anlamak için sormak gerekir.

- İyi söylüyorsun da akıl kardeş, güzel bir söz var: “Aşk yaşanır, anlatılmaz!” Zaten sevgi kapıdan girince akıl pencereden çıkarmış. Mevlâ’mızın en güzel nimetlerinden biri de sevgidir. Allah (cc) bizi sevsin ve sevindirsin. Her konuda olduğu gibi sevgide de O’nun yardımı olmadan dengeyi ve doğruyu bulamayız. O zaman diyelim ki: Ne bir tasa ne gam gibi, bir ilahî ikram gibi, sevdiğini adam gibi sevenlere selam olsun!

SEVENLERE SELAM OLSUN 

Yâr-ı sâdık bilir hâlden,

Aşk dersini alır gülden,

Karşılıksız tâ gönülden

Sevenlere selam olsun.

Yeşerip sevgi gülşeni

Kuşatsın ruhu, bedeni.

Bir gül için bin dikeni

Sevenlere selam olsun.

Öz nefsini kayırmadan,

İnsanları ayırmadan,

Kimselere duyurmadan,

Sevenlere selam olsun.

Tutuşarak için için,

Hiç sormadan neden, niçin;

Sevdiğini Allah için,

Sevenlere selam olsun...

Kaynak: Bestami Yazgan, Altınoluk Dergisi, Eylül-2022, Sayı:439

İslam ve İhsan

20 ADIMDA NEFİS TERBİYESİ

20 Adımda Nefis Terbiyesi

HÜDÂYİ HAZRETLERİ'NİN NEFİS TERBİYESİ

Hüdâyi Hazretleri'nin Nefis Terbiyesi

ZİKİR FİKİR VE TEFEKKÜRLE 'NEFİS TERBİYESİ'

Zikir Fikir ve Tefekkürle 'nefis Terbiyesi'

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.