Şeker Hastalarına Beslenme Tavsiyeleri

Diyabet (şeker hastalığı), beslenmeyle doğrudan irtibatlı bir hastalıktır. İyi bir beslenme düzeni ile tamamen kontrol altına alınabilir. Beslenmeye dikkat edilmediğinde ise, kalpten böbreklere kadar farklı organlarda hasarlara yol açabilir.

Halk arasında “şeker hastalığı” olarak bilinen bu hastalığın Latince karşılığı, “Diabetes Mellitus” olup kısaca “diyabet” şeklinde de ifade edilir. Diabetes, Yunanca “idrara geçen”, mellis ise Latince “bal” demektir. Eski medeniyetlerde diyabetli kişilerin idrarlarında şeker olduğu fark edilmiş ve hastalığın teşhisi için karıncalar kullanılmıştır. İdrarın etrafında karıncalar toplanıyorsa, kişinin şeker hastası olduğu hükmüne varılmıştır.

Günümüzde şeker hastalığı teşhisi, kanda açlık ve tokluk glikoz seviyelerine bakılarak konulmaktadır.

Hastalığın ortaya çıkmasına, pankreastan salgılanan insülin hormonunun hiç olmaması veya yetersiz kalması tesir etmektedir. Bu sebeple kanda glikoz (şeker) seviyesi yükselmektedir.

Diyabet, temel olarak (Tip 1) ve (Tip 2) olarak iki gruba ayrılır. Tip 1, daha çok genetik kökenli olup çocukluk çağından itibaren görülen türdür. Tip 2 ise, genellikle 40 yaş üstünde ve fazla kilolu fertlerde görülür.

Diyabet, beslenmeyle doğrudan irtibatlı bir hastalıktır. İyi bir beslenme düzeni ile tamamen kontrol altına alınabilir. Beslenmeye dikkat edilmediğinde ise, kalpten böbreklere kadar farklı organlarda hasarlara yol açabilir.

DİYABETİ KONTROL ALTINA ALABİLMENİN YOLLARI

Eğer vücut ağırlığı normalin üzerindeyse, ilk olarak kilo kaybı hedeflenmelidir.

Günde en az 5 öğün beslenilmelidir. Sabah, öğle, akşam 3 ana öğünün yanında, kuşluk, ikindi ve bazen de gece olmak üzere 3 ara öğün; toplamda 6 öğünden oluşan bir beslenme plânı oluşturulabilir.

Ana öğünden en geç 2 saat sonra ara öğün yapılmalı, öğün araları uzatılmamalıdır.

Gece aç yatıldığında kan şekeri sabaha kadar aşırı düşüşe geçer. Gece yatmadan 30-45 dakika önce yapılan bir ara öğün, kan şekeri düşmesini engeller. Bu öğün küçük bir kahvaltı gibi olmalıdır. Bir dilim tam tahıllı veya kepekli ekmek, 2 parmak kadar az yağlı beyaz peynir ve bir küçük boy meyve tüketilebilir.

Diğer bir misal ise, bir su bardağı az yağlı süt, bir küçük boy meyve ve bir dilim kepekli veya tam tahıllı ekmek olabilir.

KONTROLLÜ BESLENME

Meyve, sebze, tahıl ve kurubaklagiller gibi karbonhidrat kaynağı gıdalar, kan şekerinin yükselmesine tesir eden gruptur. Ancak doğru türler kullanıldığında aşırı yükselme görülmez. Posası yüksek, rafine olmamış ürünler tercih edilmelidir. Kepekli ekmek, kepekli pirinç, bulgur, tam tahıllı makarnalar, kurubaklagil yemekleri gibi posalı gıdalar, kan şekerinizin kontrol altında tutulmasını sağlar.

Sebzelerin şeker muhtevâsı oldukça düşüktür. Çiğ yenebilen sebzeler, kısıtlama olmaksızın sürekli yenilebilir. Patates, havuç ise tüketiminde sınırlı olunması gereken sebzelerdir.

Bir öğünde patates yemeği var ise, bir küçük boy patatese denk gelecek miktarda patates yenilmeli ve yanında mutlaka ayran veya yoğurtla birlikte tüketilmelidir.

Meyveler de şeker içeren gıdalardır. Normal çay şekeri gibi kan şekerini hızlı yükseltmezler, ancak tüketiminde aşırıya kaçılmaması gerekir. Meyve, yanında süt ürünleriyle birlikte tüketildiğinde kan şekerini yükseltme hızı azalmaktadır.

NELER YEMELİ NELER YEMEMLİ?

Ana öğünlerden hemen sonra meyve yenilmemelidir. 1 avuç büyüklüğünde meyve yanında 1 su bardağı ayran-süt veya 3-4 yemek kaşığı yoğurtla birlikte ara öğünlerde tüketilebilir. Kabuklu tüketilebilen meyveler kabuklu yenilmelidir.

Son dönemde yapılan araştırmalara göre, tarçın, kan şekerinin kontrol altında kalmasını sağlamaktadır. Her gün 1 çay kaşığı tarçın, süt veya yoğurtla birlikte tüketilebilir.

Brokoli, karnabahar, marul, patlıcan, kabak, soğan, biber, domates, ıspanak, turp, avokado, 5-6 adet çiğ badem, az yağlı kırmızı et, balık, kümes hayvanları ve az yağlı sütler kan şekerinin kontrolünde etkilidir.

Yağlı etler, yağlı süt, beyaz pirinç, beyaz ekmek ve şeker, kesinlikle uzak durulması gereken gıdalardır. Esmer şekerin tesiri de beyaz şeker gibi olduğu için kullanılmamalıdır.

Tatlı tadından vazgeçilmesi en doğru olanı, ancak bu mümkün değilse, bitkisel olan tatlandırıcılar kullanılabilir.

Genel olarak günlük 3 porsiyon meyve, 2 porsiyon sebze yemeği, bol miktarda yeşillik ve tahıl olarak tam tahıllı ve kepekli ürünlerin tercih edilmesiyle kan şekerinin yükselmesi önlenebilir. Aşırı yağlı yemekler de kan şekerinin yükselmesine sebep olur. Et yemekleri yağsız yapılmalı, sebze yemeklerinde ise 1 kg sebze yemeği için 2-3 yemek kaşığından fazla yağ kullanılmamalıdır.

HİPERGLİSEMİ DURUMUNDA BESLENME

Kan şekerinin aşırı düşmesi, hipoglisemidir. Bu durumda titreme, hâlsizlik, bayılma görülebilir. Öğün atlama, öğün saatini geciktirme veya aşırı fizikî aktivite durumunda ortaya çıkabilir. Hipoglisemi sırasında ekmek, çikolata, süt, dondurma kan şekerinin düzenlenmesinde yetersiz kalır. Bu sebeplele 2-3 adet kesme şeker (1 yemek kaşığı toz şeker) veya 1 kutu şekerli meyve suyu tüketilebilir. 15-20 dakika içinde belirtiler geçmez ise, şeker veya meyve suyu tekrar tüketilmelidir. 1 saat içinde belirtiler geçmiyor ise, sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

KAN ŞEKERİ NORMALİN ÜZERİNDEYSE

Kan şekerinin normalin çok üzerine çıkması hiperglisemidir. Ağız kuruluğu, sık aralıklarla idrara çıkma, hâlsizlik, aşırı susama gibi belirtiler görülür. Bu durumda eğer insülin kullanılıyorsa, uygulanma saatinin gecikmediğinden veya doğru bölgeye yapıldığından emin olunmalıdır. Belirtiler ortaya çıktığında, 30-35 dakikalık bir yürüyüş yapılabilir. Belirtiler ağır seyrediyor veya koma gelişmişse, en kısa zamanda sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Kaynak: Diyetisyen Tuğba Alkan, Şebnem Dergisi, Temmuz 2015, 125. Sayı

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.